25 Aralık soruşturması kapsamında dinlenen siyasetçiler ve işadamlarının şikayeti üzerine, bu soruşturmanın savcısı Muammer Akkaş ve dinleme kararlarını imzalayan dönemin hakimleri Süleyman Karaçöl ve Menekşe Uyar hakkında iddianame düzenlendi.
ERKHABER / GÜNCEL - Müştekilerin arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Necmettin Bilal Erdoğan,Hakan Fidan’ın, mağdurları arasında da Başbakan Binali Yıldırım, Ahmet Davutoğlu, Beşir Atalay, Muammer Güler’in bulunduğu iddianamede, Muammer Akkaş’ın 12 ayrı suçtan ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 247 yıla kadar hapis cezası ile yargılanması isteniyor. İddianamede şüpheli hakimler Süleyman Karaçöl ve Menekşe Uyar’ın ise üç ayrı suçtan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve 63 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması isteniyor.
25 Aralık soruşturmasını yürüten ve daha sonraki süreçte meslekten ihraç edilen firari sanık olan eski İstanbul savcısı Muammer Akkaş ile Akkaş’ın soruşturmanın şüphelileri hakkında talep ettiği dinleme ve fiziki izleme taleplerini kabul eden dönemin İstanbul hakimleri Süleyman Karaçöl ve Menekşe Uyar hakkında iddianame düzenlendi. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan 848 sayfalık iddianamede, 25 Aralık soruşturmasının 96 şüphelisinden bazıları müşteki bazıları da mağdur sıfatı ile yer aldı.
Doğrudan dinlenmeyen, ancak üçüncü kişiler üzerinden dinlenen, o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bilal Erdoğan, Hakan Fidan, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Ombudsman Mehmet Nihat Hatipoğlu, Yalçın Akdoğan, Mustafa Varank’ın da aralarında bulunduğu 22 kişi iddianamede müşteki sıfatı ile yer aldı.
İddianamede, o zaman Dışişleri Bakanı olan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Beşir Atalay, Ömer Çelik, Sadullah Ergin, Gürsel Tekin, Zafer Çağlayan, Taner Yıldız, Egemen Bağış, Muammer Güler, Erdoğan Bayraktar’ın da aralarında bulunduğu 29 kişi de mağdur sıfatı ile yer aldı.
5 GİZLİ TANIK
35 tanığa yer verilen iddianamede, bu tanıklar arasında Ayçiçeği, Yavuz, Fatih, Korkut, Gündüz kod adlı 5 tane gizli tanığın olduğu da belirtildi. Başsavcı Aydıner, iddianamede, şüpheliler Süleyman Karaçöl, Muammer Akkaş ve Menekşe Uyar’ın, 25 Aralık 2013 tarihinde yapılan soruşturmada savcı ve hakim olarak görev yaptıklarını hatırlattı. Şüphelilerin iddianameye konu eylemleri tek başlarına yapmalarının mümkün olmadığı belirtilen iddianamede, "Şüpheliler eylemlerini Fethullah Gülen’in liderliğini yaptığı, FETÖ terör örgütü ve emrindeki kolluk birimleri ile fikir ve eylem birliği içerisinde gerçekleştirmişlerdir" denildi.
İddianamede, "Şüphelilerin kaynağını Anayasa ve yasalardan almayan hukuka aykırı bir yetkiye dayanmak suretiyle meydana getirdikleri oluşumla, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmişlerdir" denildi.
Şüphelilerin Fethullah Gülen’in liderlini yaptığı Paralel Devlet Yapılanması (PDY) adlı örgütün amaçları doğrultusunda hareket ettikleri belirtilen iddianamede, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni gerek yurt içinde gerekse uluslararası platformda zor durumda bırakmak ve itibarsızlaştırmak, El Kaide terör örgütüne yardım ettiği görüntüsü vererek uluslararası yargı organları nezdinde hukuki ve cezai sorumluluk altına sokmaya yönelik, bilerek ve isteyerek görevleri dışında, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemek amaç ve saikiyle haklarında dava açılan Emniyet Müdürlüğü Mali Şube’de görevli bir kısım polis amir ve memurları ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri tespit edilmiştir" denildi.
AKKAŞ HAKKINDA 12 AYRI SUÇLAMA
İddianameyi hazırlayan Bakırköy Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner, şüphelilerden Akkaş’ın 12 ayrı suçtan cezalandırılmasını istedi. Muammer Akkaş’ın, "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs", "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün üyesi olmak", "Siyasal ve askeri casusluk", "Haberleşmenin gizliliğini ihlal", "Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması", "Özel hayatın gizliliğini ihlal", "Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme", "Verileri yok etmeme", "Görevi nedeniyle kendisine verilen bilgi ve belgeleri açıklamak, yaymak", "Resmi belgede sahtecilik", "Suç delillerini yok etme, gizleme, değiştirme" ve "Gizliliğin ihlali" suçlarından toplam bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 119,5 yıldan 247 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılamasının yapılması istendi.
İddianamede Süleyman Karaçöl ve Menekşe Uyar için de, "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs", "FETÖ / PDY silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "Resmi evrakta sahtecilik" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 22.5 yıldan 63 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları istendi.
TEK TUTUKLU SÜLEYMAN KARAÇÖL
Bu soruşturma kapsamında firari olan Muammer Akkaş hakkında 11 Eylül 2015 tarihinde yakalama kararı çıkarılmış, gözaltına alınan Süleyman Karaçöl, 15 Eylül 2015 tarihinde tutuklanmış, Menekşe Uyar hakkında da 11 Eylül 2015 tarihinde yurt dışına çıkış yasağı konulmuştu.
Başsavcıvekili Aydıner, iddianameyi yolladığı Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, hakkında yurt dışına çıkış yasağı bulunan şüpheli Menekşe Uyar için tutuklama talepli yakalama kararı çıkarmasını istedi.
GİZLİ TANIĞIN İFADESİNDE ŞOK BİLGİLER
25 Aralık soruşturması kapsamında dinlenen siyasetçiler ve işadamlarının şikayeti üzerine, bu soruşturmanın savcısı Muammer Akkaş ve dinleme kararlarını imzalayan dönemin hakimleri Süleyman Karaçöl ve Menekşe Uyar hakkında düzenlenen iddianamede Fatih kod gizli tanığın ifadesine de yer verildi. Fatih kod gizli tanığın, Fethullah Gülen’in 25 Aralık soruşturmasını çok önemsediği şeklinde ifade verdiği belirtilen iddianamede, Fatih kod gizli tanığın şu ifadesi yer aldı: "25 Aralık soruşturmasını hazırlayanlar kendi aralarında yaptıkları konuşmalarda, ‘Bu soruşturma çok önemli, bu dosyada görev almak bir şereftir, hoca efendi de bu soruşturmayı yürütenlere dua ediyor’ diyorlardı."
25 Aralık soruşturmasını yapan polislerin Spark isimli bir program üzerinden aralarında yazıştıkları bilgisine yer verilen iddianamede, "Bu program üzerinde yaptıkları konuşmalarda, ‘kabineyi toplayacağız burada, nefes aldırmayacağız’ şeklinde yazıştıkları" belirtildi.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan 848 sayfalık iddianamede, kamuoyunda 25 Aralık soruşturması olarak adlandırılan soruşturma hakkında takipsizlik kararı verildiği, Necmettin Bilal Erdoğan, Mustafa Varank, Usame Kutub, İbrahim Kalın, Abdullah Tivnikli, Sezai Bacaksız, Serhat Albayrak, Cemal Kalyoncu’nun da aralarında bulunduğu toplam 96 kişi hakkında verilen takipsizlik kararının kesinleştiği hatırlatılan iddianamede, bazı şüphelilerin telefonlarının 2011 yılından itibaren dinlenmeye başladığı, maillerinin takip edildiği, haklarında fiziki takip kararlarının alındığı belirtildi.
DİNLEME KARARLARI KARAÇÖL VE UYAR’DAN
1.5 yıl boyunca süren bu dinleme, mail takibi ve fiziki takiplerle ilgili uzatma kararlarının, nöbet çizelgesine uyulmadan sürekli şüpheli hakim Süleyman Karaçöl tarafından verildiği hatırlatılan iddianamede, "Yaklaşık 1.5 yıllık soruşturma sürecinde TMK 10 maddesi ile yetkili 3 hakim bulunmasına rağmen hakim Osman Burhanettin Toprak’ın ve Yakup Kaya’nın nöbetlerinde dahi kararların şüpheli Süleyman Karaçöl tarafından verildiği, Hakim Osman Burhanettin Toprak ve Yakup Kaya’nın tayin olmalarına müteakip göreve başlayan Bekir Altun’un nöbetine riayet edilmeyerek kararların sürekli olarak Süleyman Karaçöl ve Menekşe Uyar tarafından verildiği" hatırlatıldı.
HAKKINDA DİNLEME KARARI BULUNMAYANLAR DA DİNLENMİŞ
İddianamede, "Kamu imkanlarını kullanan soruşturma görevlilerinin kişilere pusu kurma hak ve görevinin olmadığı, suç işleme ihtimaline karşı tespit kararı alınarak 2-3 yıl gibi sürelerle dinleme yapılmaması gerektiği, 3. kişi sıfatıyla yasal olmayan bir şekilde iletişimleri tespit edilen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, bakanlar Binali Yıldırım, Ömer Çelik ve Muammer Güler hakkında hiçbir dinleme kararı olmamasına rağmen mütemadiyen tape haline getirildiği, Bilal Erdoğan ve Berat Albayrak haklarında dinlemeye ilişkin hakim kararı bulunmadığı halde bu kişilerin diğer şüphelilerle yapmış oldukları iletişimleri uzunca bir süre tespit edildiği" ifade edildi.
Binali Yıldırım ve Necmettin Bilal Erdoğan hakkında da dinleme kararı bulunmadığı halde üçüncü şahıslar üzerinden uzun süre dinlendikleri hatırlatılan iddianamede, "Bu nedenle bu dinleme kayıtları yasal anlamda delil değeri taşımayacağı" denildi.
‘HOCAEFENDİ BU SORUŞTURMAYI YÜRÜTENLERE DUA EDİYOR’
Dinlenen gizli tanık Fatih’in Fethullah Gülen’in 25 Aralık soruşturmasına çok önem verdiğini söylediği belirtilen iddianamede, gizli tanık Fatih’in şu ifadeyi verdiği belirtildi: "25 Aralık soruşturmasını hazırlayanlar kendi aralarında yaptıkları konuşmalarda, ‘bu soruşturma çok önemli, bu dosyada görev almak bir şereftir, hoca efendi de bu soruşturmayı yürütenlere dua ediyor’ diyorlardı. Ayrıca soruşturmada adı şüpheliler arasında geçen Cengiz Aktürk’ün çocuklarının cemaate ait okullara gittiğinin tespit edildiği, amirlerin ‘zaman gazetesine’ de aboneyse bunu da dosyadan çıkartalım’ dedikleri, ancak yaptıkları araştırmada gazete aboneliğinin olmadığının tespit edilmesi üzerine dosyada şüpheli olarak kalmasına karar verildiği."
‘KABİNEYİ TOPLAYACAĞIZ BURADA’
25 Aralık soruşturmasını yapan polislerin Spark isimli bir program üzerinden aralarında yazıştıkları bilgisine yer verilen iddianamede, "Bu program üzerinde yaptıkları konuşmalarda, ‘kabineyi toplayacağız burada, nefes aldırmayacağız’ şeklinde yazıştıkları, yazışmanın dosyanın içeriği ile uyumlu olduğu, yapılan incelemede bütün kabine üyelerini yasal olmayan yöntemlerle dinlemiş oldukları, kabine üyeleri hakkında dinleme kararı olmaksızın üçüncü kişiler üzerinden iletişimlerinin tespit edildiği, konuşmaların suç teşkil etmemesine rağmen tape haline getirildiği, soruşturma yapılması özel şartlara tabi olan kişiler hakkında bu kurallara uyulmaksızın doğrudan soruşturma yapıldığı" belirtildi.
AKKAŞ, KARAÇÖL VE UYAR ÖRGÜT ÜYESİ
Şüpheli savcı Muammer Akkaş’ın Fethullah Gülen’in liderliğini yaptığı Paralel Devlet Yapılanması (PDY) adlı örgüte üye olduğu, görevi gereği içeriğinde cebir ve şiddet bulunan soruşturmaları bakması gerekirken, konusunda cebir ve şiddet bulunmayan 25 Aralık soruşturmasını yetkisiz olarak yürüttüğü, haklarında yasama dokunulmazlığı bulunan kişileri üçüncü kişiler üzerinden dinleyerek suç işlediği belirtildi.
Şüpheli hakimler Menekşe Uyar ve Süleyman Karaçöl’ün de aynı örgütün üyesi olduğu belirtilen iddianamede, "Bu şüpheliler, iddianamemizdeki diğer şüpheli Cumhuriyet Savcısı Muammer AKKAŞ ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek, ayrıca bu yapının kontrolündeki basın ve yayın kuruluşlarının da desteğini alarak, yapının gayesi doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırarak görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs ettiği" belirtildi.
‘SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ DEMEKTİR’
İddianamenin konusunun FETÖ örgütünün İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürlüğü bünyesindeki yapılanma ile ilgili olduğu belirtilerek, "Somut olayımızda örgüt yönetiminde şüpheli Muammer Akkaş ile haklarında dava açılan Hamza Tosun ve Yakup Saygılı vardır. Hakim kanadında Süleyman Karaçöl ve Menekşe Uyar vardır. Devletten maaş alan bu yapının polisleri, devlet içerisinde ajan gibi davranmış, devletin tüm mahrem bilgilerini çalmış, kaydetmiş, servis etmiş, Pennsylvania’ya hizmet etmiştir. Bu polisler silahlıdır. Bu nedenle işledikleri darbe suçu da terörle mücadele kanununa göre suçtur. Dolayısı ile bu örgüt silahlı terör örgütüdür. FETÖ, kendi yetiştirdiği devşirme hakim ve savcılarla polisin işbirliğini sağlayarak birlikte darbe girişiminde bulunmuşlardır. Askerin darbesinde yargı sonradan devreye girerken bu defa yargı işin kurgusunda görev almıştır. Bir devletin savcısı gücünü Cumhuriyet’in temel ilkelerinden almayıp, imamdan alıyorsa, bir hakim kararları Yüce Türk Milleti adına değil, Pennsylvania’daki örgüt lideri adına yazıyorsa sözün bittiği yerdeyiz demektir" denildi.
YARGI İMAMI İLE ÇOK SAYIDA GÖRÜŞME YAPMIŞLAR
Şüpheliler Akkaş, Karaçöl ve Uyar’ın örgüt bağlantılarının araştırılması amacıyla Emniyet Genel Müdürlüğü’nden HTS kayıtların istendiği belirtilen iddianamede, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 1 Aralık 2015 tarihinde yolladığı raporda şüpheliler Muammer Akkaş, Süleyman Karaçöl’ün, yargı imamı olarak bilinen Avukat Y.D.K. başta olmak üzere bir çok örgüt üyesi ile çok sayıda görüşmeler yaptıkları ve örgüt üyesi oldukları belirtiliyor.
Aynı raporda Muammer Akkaş, Menekşe Uyar ve Süleyman Karaçöl’ün, ABD ve İspanya’da bulunan, ancak kime ait olduğu tespit edilemeyen aynı numaraları aradıkları belirtilen iddianamede, "Yukarıda yer alan deliller kapsamında adı geçen Cumhuriyet savcısı ve hkimlerin uygulama ve davranışlarıyla gaye edindikleri hedefe ulaşmak için kanun koyucunun suç ve suçlularla mücadele için belirlediği ilke ve kaidelere aykırı davrandıkları sonucuna varılmıştır" denildi.
15 Temmuz 2016 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanan Fethullahçı silahlı terör örgütüne mensup görevlilerin yüzlerce insanı öldürdüğü, binlerce insanı yaraladığı, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini yıkma teşebbüsünde bulunduğu belirtilen iddianamede, şüpheli savcı Muammer Akkaş’ın, soruşturma konusunun cebir ve şiddet içermediği için yetkisinin bulunmadığı 25 Aralık soruşturmasını yaptığı, şüpheli hakimler Süleyman Karaçöl ve Menekşe Uyar’ın da savcı Akkaş’tan gelen dinleme ve izleme taleplerine yasal olmayan izinleri verdiği belirtildi. Kaynak: hurriyet