SAYIN Cumhurbaşkanı... Rusya’dan dönerken uçakta gazetecilere yaptığınız açıklamada eski Genelkurmay başkanlarından İlker Başbuğ’un askeri liselerle ilgili yaptığı açıklamaya değinmişsiniz.
Rusya’dan dönerken uçakta gazetecilere yaptığınız açıklamada eski Genelkurmay başkanlarından İlker Başbuğ’un askeri liselerle ilgili yaptığı açıklamaya değinmişsiniz.
*
Şöyle demişsiniz:
“Askeri liselerin kapatılmasını doğru bulmadıklarına dair yaptıkları açıklamayı ben doğru bulmuyorum. Kusura bakmasınlar da şu anda bu darbeyi yapanlar kimler? Askeri liselerden gelenler değil mi? Oradan mezun olanlar değil mi?”
*
Sayın Cumhurbaşkanı...
İlker Başbuğ, Tarafsız Bölge’de askeri liseler konusundaki görüşlerini açıklarken“Kesinlikle kapatılamaz” demedi.
Size eksik bilgi verildiğini düşündüğüm için İlker Başbuğ’un bu konuda tam olarak ne dediğini kelimesi kelimesine aktarıyorum:
*
“Askeri liseler kapatılabilir mi? Tartışılabilir. Ben yüzde yüz ‘askeri liseler kalsın’ diye fazla argüman sunamam. Bana sorarsanız, devam etmesinde yarar olan bir müessese olarak düşünürüm.”
RAKAMLAR ÖYLE DEMİYOR SAYIN CUMHURBAŞKANIM
SAYIN Cumhurbaşkanım...
Açıklamanızda ayrıca...
“Darbeyi yapanlar kimler? Askeri liselerden gelenler değil mi? Oradan mezun olanlar değil mi?” diye soruyorsunuz.
*
Darbeyi yapanların askeri liselerden gelenler olduğu bilgisi doğru değil Sayın Cumhurbaşkanım! Gelin, sayısal duruma bir bakalım:
- Tutuklanan veya gözaltına alınan general/amiral sayısı: 123
- Sivil lise kaynaklı tutuklanan veya gözaltına alınan general/amiral sayısı: 68
- Tutuklanan veya gözaltına alınan sivil lise kaynaklı general/amiral oranı: Yüzde 55
Görüleceği gibi bu durumda olan askeri lise kaynaklı subay oranı: Yüzde 45.
*
Askeri liseleri kapatırsınız ya da kapatmazsanız...
O ayrı bir konu...
Ama darbecilerin tümünün askeri liselerden gelenler olduğu bilgisi doğru değil.
Sivil liselerden gelen darbeci sayısı, askeri liselerden gelen darbeci sayısından daha fazla...
Bilginize sunarım.
HABERVAKTİM’İN SAHİBİ YENER DÖNMEZ DEĞİL
HÜRRİYET dahil bütün gazetelerde haber şöyle çıktı:
“Baykal’ın kasedini yayınladığı gerekçesiyle Habervaktim sitesinin sahibi Yener Dönmez gözaltına alındı.”
*
Burada bir bilgi yanlışı var:
Yener Dönmez, Habervaktim’in ne sahibi, ne de yetkilisi olmuştur. Yener Dönmez, Yeni Akit gazetesinin Ankara temsilciliğini yapmış, daha sonra da Vahdet gazetesini çıkarmıştır. Habervaktim adlı sitenin sahibi Yeni Akit gazetesidir.
LİDERLERE YAKLAŞIMDAKİ DEĞİŞİMLER
15 TEMMUZ’DAN ÖNCE-15 TEMMUZ’DAN SONRA
RECEP TAYYİP ERDOĞAN
15 TEMMUZ’DAN ÖNCE: Kendi mahallesinden de ufak tefek eleştirilere maruz kalmaya başlamıştı. FETÖ işini çok abarttığını düşünenler vardı. Ama yine de 14 yıllık macera kaldığı yerden devam ediyordu: Sevenleri pek seviyor, nefret edenleri de pek nefret ediyordu yani.
15 TEMMUZ’DAN SONRA: Sevenleri eskisinden bile daha fazla seviyor. Nefret edenlerde de gözle görülür bir yumuşama var. Celal Şengör bile “Eleştiririm ama o benim Cumhurbaşkanım” falan demeye başladı. FETÖ mücadelesinde yalnız bırakıldığını dost düşman herkes kabul ediyor artık.
BİNALİ YILDIRIM
15 TEMMUZ’DAN ÖNCE: “Düşük profilli” olacağı sanılıyordu. Hitabetinin zayıf kalacağı düşünülüyordu. İnisiyatif alamayacağı, gözünün hep Saray’da olacağı söyleniyordu. “İcraatçı” yönüyle kalacağı, iç ve dış politikaya yön verme konusunda zayıf kalacağı öngörülüyordu.
15 TEMMUZ’DAN SONRA: Öyle bir güven tesis etti ki... En AK Parti karşıtları bile “Ya ben bu adamı seviyorum, bu adamda samimi bir herkesi kucaklama azmi var” falan demeye başladı. Hitabeti aldı başını gitti. Krizlere anında müdahale ediyor. Sonuç odaklı tutumuyla dikkat çekiyor.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
15 TEMMUZ’DAN ÖNCE: Yumuşak muhalefeti denedi, olmadı. Erdoğan’ı dikkate almamayı denedi, olmadı. En son çok sert muhalefete başladı, o da tutmadı. Öyle yapsa da olmuyordu, böyle yapsa da olmuyordu. İktidarın devasa propaganda makinesinin dişlileri arasında eziliyordu.
15 TEMMUZ’DAN SONRA: Birlik beraberlik havasının bozulmaması için elinden geleni yaptı, yapıyor. Darbe karşıtı havanın demokratik bir havaya dönüşmesi için elinden geleni yaptı, yapıyor. İşte tam da bu yüzden daha düne kadar kendisinden nefretle söz edenler, bugün kendisine saygı duyuyor.
DEVLET BAHÇELİ
15 TEMMUZ’DAN ÖNCE: AK Parti’ye ve Erdoğan’a koltuk değnekçisi olduğu suçlamasına muhatap oluyordu. Muhalif kesimler, karşısındaki en güçlü adayın kazanması için yağmur duasına çıkar gibi duaya çıkmışlardı. Çok zor ve zorlu günler geçiriyordu. Gitti gidecek gözüyle bakılıyordu.
15 TEMMUZ’DAN SONRA: O gece “kim var” diye etrafına bakmadan ilk o atıldı ortaya... Hatta bazı bakanlardan bile önce... “Darbeye karşı sivil iktidarın yanındayız” dedi. Bu çıkışıyla liderliğiyle ilgili tüm paradigmayı paramparça etmeyi başardı. Artık yeri sağlam ve muhalifleri bile kendisine eskisi kadar tepkili değil.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ
15 TEMMUZ’DAN ÖNCE: Zor durumdaydı. Argümanı kalmamıştı. Ne dese etkili olamıyordu. PKK’nın şiddeti yükseltmesi, onun sözlerinin değerini düşürmüştü. 7 Haziran’dan önce açıldığı mahallelerin tümünden ricat etmek durumunda kalmış, kendi gettosuna dönmüştü.
15 TEMMUZ’DAN SONRA: 15 Temmuz’da canlarını hiçe sayarak sokaklara çıkan insanların hakkını teslim etmedi. Hâlâ zor durumda. Hâlâ etkili ve sonuç alıcı bir çıkış yolu bulmuş değil. En son PKK’nın “savaşı şehirlere taşıyacağız” tehdidine karşı, “Bu olmaz, bunu kabul edemeyiz” demesi bile durumunu fazla değiştirmeyecek gibi.
SARAY’A SEMPATİ
KİMİN dedesidir, kimin anneannesidir bilmiyorum ama sanki benim dedem, benim anneannem gibiler.Saray’a gitmişler, Cumhurbaşkanı’nı dinlemişler.“Nöbet bitti” dendiği halde nöbete devam etmişler.Sonra da bir köşede uyuyup kalmışlar.
*
Bu öyle bir fotoğraf ki...Saray’ı benim gözümde gerçekten sempatik kıldı.Artık oraya “Külliye” bile diyebilirim.
BENİM DOĞDUĞUM GÜNDE
HÜRRİYET’ten dün bir mail aldım.
“11 Ağustos... Doğum gününüz kutlu olsun Ahmet Hakan” deniyor. Hürriyet’in bütün çalışanlarına yaptığı bir güzellik bu...
*
Kutlama mesajının altında ise “Seninle Aynı Gün Doğanlar” ve “Doğduğun Günün Olayları” diye iki bölüm var.
*
Benimle aynı gün Nobel ödüllü bir tıpçı, Kıbrıslı genç bir gazeteci, bir de Kolombiyalı futbolcu doğmuş.
*
Doğduğum günün olaylarına gelince... Vallahi de billahi de kayda değer tek bir vaka bile olmamış.
*
Doğduğumuz gün olay yok ama sonradan kendi çapımızda olay adam olduk vesselam.