o benim… o sizsiniz…
o kundaktaki bir çocuk… o askerde görevi başındaki Mehmet…
o öğrencilerine ders anlatan bir öğretmen…
o fabrikada alın teriyle çalışan bir işçi…
o bir mühendis…
o bir hukukçu…
o Türkiye Cumhuriyeti’nin dört bir yanında düşünen, üreten bu ülkenin aydınlık yarınlarını inşa eden hepimiz…" dedi.
Doç.Dr. Celal Şengülalp, özellikle 80 darbesi sonrasında Atatürk'ün konu olduğu anıt heykeller üzerine bir sunum gerçekleştirdi. Sunumunda Şengülalp, Ticari kaygılarla yapılan ve sanattan uzaklaşarak ticari bir meta haline gelen, Atatürk heykelleri ile ilgili örnekleriyle bilgiler verdi.
Dr.Öğretim Üyesi Basri Gençcelep, ise Mustafa Kemal'in bir çok yerde görülmemiş fotoğrafları eşliğignde, Gazi'nin fotoğraflarını çeken isimler üzerinde durdu.
Gazeteci Yazar Sinan Özçaylak ise Mustafa Kemal Atatürk'ün edebiyata bakış açısını, yayınlanan hatıralar üzerinden anlattı.
"Sanatı sevmek için sanatkâr, edebiyatı sevmek için de muhakkak edîb olmak, yani bizzat bir eser ortaya koymak şart değildir. Ancak Mustafa Kemal Hem bir edip hem de bir sanatkardı." diyerek söze başlayan Özçaylak, Mustafa Kemal Atatürk ile İsmail Habib Sevük arasında geçen edebiyat üzerine yapılan sohbeti diyaloglarıyla anlattı.
Atatürk'ün bizzat dikte ettirdiği şiirleri de okuyan Özçaylak, Mustafa Kemal Atatürk'ün Edebilat tanımını daizleyenlerle paylaştı. Özçaylak şunları söyledi; "Atatürk'ün edebiyat tanımı aynen şöyledir, 'Söz ve mânâyı, yani insan dimağında yer eden her türlü bilgileri ve insan kudretinin en büyük duygularını, bunları dinleyenleri veya okuyanları çok alâkalı kılacak surette söylemek ve yazmak sanatı. Bunun içindir ki edebiyat, ister nesir hâlinde olsun, ister nazım şeklinde olsun, tıpkı resim gibi, heykeltraşlık gibi, bilhassa mûsikî gibi güzel sanatlardan sayıla gelmektedir.' Bu sözleriyle Gazi Paşa askeri, siyasi, sosyal zekası ötesinde estetik tavrını da ortaya koymuştur." dedi.
Çalıştay sonrasında, konuşmacılara teşekkür belgeleri verildi.