"Bugün anayasa değişikliğine karşı çıkanların bir kısmı meselenin artısını, eksisini bilmedikleri için yapıyor. Bir kısmı da bu sistem kendi çıkarlarını bozacağı, kendi foyalarını ortaya çıkaracağı için karşı çıkıyor. Kendi menfaatini ülkesinin önünde tutanlara diyecek bir şeyimiz yok. Onları milletimize havale ediyoruz. Ama cumhurbaşkanlığı sistemini bilmedikleri için meseleye soğuk yaklaşanlara işin aslını astarını anlatmak hepimizin boynunun borcudur. Burada tüm milletime anayasa değişikliği ile getirilen sistemin ne olduğunu özetle ifade etmek istiyorum. Bunları duyanların duymayanlara, bilenlerin bilmeyenlere anlatmasını rica ediyorum."
"Türkiye’de rejim değişiyor" iddialarının gerçek olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Değişen sadece yönetim sistemidir. 1923’te ilan edilen cumhuriyetimizi inşallah ilelebet yaşatacağız. Yönetim sistemi tartışmalarımızın tarihi cumhuriyetimizden eskidir. Meclis, başbakan, bakanlar kurulu farklı isimlerle cumhuriyet öncesinde de mevcuttu. Birileri doğru ile yanlışı birbirine katarak, sapla samanı karıştırarak, milletimizin kafalarını bulandırmak istiyor. Çünkü onların kafaları da karışık. Halbuki şuanda yapılan iş yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkileri yeniden düzenlemekten ibarettir. Bu organların hiçbiri ortadan kalkmıyor. Yasama organı ortadan kalkmıyor. TBMM’nin ortadan kalkması gibi bir şey yok, parlamento yine yerinde. Sadece görev tanımları yeniden yapılıyor. Esasen cumhurbaşkanının doğrudan halkın sizin seçmenizi öngören 2007 anayasa değişikliği ile yeni sistemin ilk adımları atıldı. İkinci adım 2014’te atıldı. Doğrudan halkın oyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanı olan bu kardeşiniz göreve sizin emrinizle başladı. Şimdi de benim milletim halkım nihai adımı atıyor. Şimdi sistemin adını tam olarak koyuyoruz. Türkiye yıllardır aradığı münasip yönetim sistemine şimdi nihayet kavuşuyor. Bu sistemin adı cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi. Yeni sistemde yürütme doğrudan millet tarafından seçilen, sorumluluğu da millete karşı olan cumhurbaşkanına veriliyor. Cumhurbaşkanını getirir, cumhurbaşkanını götürür. Seçimlerde ne olacak? 5 yıl süreyle görev verilen cumhurbaşkanı milletten başkan kimseye hesap vermeden tabi ki anayasa çerçevesinde vazifesini yerine getirecek. Bu ülkenin güven ve istikrar ortamının 5 yıl süreyle garanti altına alınması anlamına geliyor" dedi.
Türkiye’nin eskiden 1,5 yılda bir hükümet değişikliği gördüğüne dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Sürekli seçimlerin yapıldığı dönem sona erecek. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile parlamento 5 yılda bir yapılacak. Ve istikrar olacak, güven olacak. İstikrarın ve güvenin olduğu yerde kalkınma olacak. Dünyada milletvekili başına Türkiye’deki kadar az nüfusun düştüğü çok az ülke var. Bunun için milletvekili sayısını da 600’e çıkarıyoruz. Ne diyorlar, 550 yetmedi mi 600 yapıyorsunuz. Daha düne kadar senato ve milletvekilinin olduğu çift sistemde Türkiye’yi görüyoruz. O zaman ne kadar vardı 600. Şimdi de 600. Cumhurbaşkanı ile başbakanın gücü aynı kişide birleştiği için çatışma, kavga dövüş çıkmayacak. Bu ülkede cumhurbaşkanının başbakana anayasa kitapçığı fırlattığını gördük mü, yaşadık mı? Dünyada böyle çirkinlik olur mu? Bunu bile yaşattılar bize. Şimdi biz bunu da kaldırıyoruz. Tek kişi de bu gücü topluyoruz. Mevcut sistemde cumhurbaşkanı vatana ihanet dışında hiçbir şeyle suçlanamıyor, yargılanamıyor. Yeni sistemde bu sıkıntıyı da aşıyoruz. Yürütme yetkisinin verildiği cumhurbaşkanı, meclise karşı da sorumluluk üstleniyor. Meclis araştırması, soru yollarıyla meclisin yürütme üzerindeki bilgi edinme yetkisi güçlendiriliyor. Meclise cumhurbaşkanı hakkında soruşturma açma ve yüce divanda yargılanmasını talep etme imkanı veriliyor. Tüm bu düzenlemelerle yürütme görevi ile yasama organlarının görevi arasındaki ayrım karşılıklı bir yetki aşımı diye bir mesele olmayacak."
Prensip itibariyle kanun çıkarmanın yasamanın işi olduğunu ifade eden Erdoğan, "Kanunla düzenlenmeyen işleri hızlandırmak için getiriyor. Ne diyor ana muhalefetin başındakiler, ‘Parlamento olmuyor, yasama organı kalkıyor.’ Ya bunlar bunu okumuyor, bilmiyor, düşünmüyor. İşleri güçleri dedikodu. Şayet kararname ile düzenlenen bir konuda kanun çıkarılırsa kararname geçersiz hale geliyor. Bütçe dışında cumhurbaşkanına kanun teklif etme yetkisi de verilmiyor. Sadece bütçe kanunu mecliste çıkmaza girerse ülkede işlerin durmaması için bir önceki bütçe yeniden devreye sokuluyor. Birileri çıkıp, meclisin ortadan kaldırıldığını işlevsiz kılındığını söylüyor. Meclis ortadan kalkmak bir yana güçleniyor. İşlevsiz bırakılmak bir yana daha geniş vazifeler üstleniyor. Yargının bağımsızlığının yanına tarafsızlığını da ekliyoruz. Yargının herhangi bir grubun ve ideolojinin eline geçmemesini hedefliyoruz. Askeri mahkemeler disiplin soruşturmaları dışında kapatılıyor. HSYK daha da güçlendiriliyor. Yeni sistemde herkes kendi işine gücüne odaklanacak.
Seçimlerin aynı gün yapılmasıyla güçlerden birinin baskı oluşturmasını engelliyoruz. Eski günlerde çok tartışılan sıkıyönetim kalkıyor. Bu ülkede artık sıkıyönetim olmayacak. Bunun yerine zorunlu durumlarda OHAL ilan edilerek, sorunların üstesinden gelinmesi imkanı getiriyor. Bir yenilik de cumhurbaşkanının partisiyle ilişkisini kesme şartını ortadan kaldırmak. Böyle bir şey olur mu cumhurbaşkanı adayı olacaksın, kurucusu olduğu partiden ilişiği kesiliyor. Neymiş tarafsızlığı getiriyormuş. Bir insanın karakterinde tarafsız olmak gibi bir şey olur mu? Olmaz, gerçekçi olmak lazım. Bu sistemde kazanan Türkiye ve Türk milleti olacak" dedi.