Sanatçılara yönelik mesleki örgütlerin çalışmalarının bazen yetersiz kaldığını ifade eden Bulut, "Avrupa'da bir sanatçı, tek albüm yaparak ömrü boyunca kendisini ihya edecek varlığa kavuşuyor. Türkiye'de ise 10 albüm yapan hatta yaptığı şarkılar hit olan sanatçıların, duvar diplerinde ölecek duruma geldiğini görebiliyoruz. Devletin sanatçılara kucak açması lazım. Müziğin olmadığı bir yerde öfke, kin ve kargaşa, müziğin olduğu yerde sevgi vardır." diye konuştu.
"Halkın gönlüne taht kurmuş bir sanatçıydı"
Sanatçılar ve Medya Derneği Başkanı İbrahim Harikases ise Hüseyin Altın'ı çok yakından tanıdığını, Altın'ın çok candan fakat içine kapalı biri olduğunu söyledi. Sanatçıların değerinin öldükten sonra anlaşıldığının altını çizen Harikases, şöyle devam etti:
"Benim tek dileğim, sanatçılar yaşıyorken onlara gereken değerin verilmesi. Hem toplumun, hem devletin sanatçılara sahip çıkması lazım. Çünkü sanatçı her zaman yetişmiyor. Para kazanılabilir, şöhret, makam ve mevki elde edilebilir ama herkes sanat icra edemez. Devletin bu sanatçılara maddi ve manevi destek sağlaması lazım ki sanatçılar sanatını daha iyi icra edebilsin. Medya da bu konulara ilgisiz. "
Hüseyin Altın'ın dayısının oğlu Tekin Demir de Altın'ın balkondan düşerek hayatını kaybettiğini ifade ederek, meslek birlikleri, yapımcılar ve müzisyenleri cenaze töreninde görmediği için Altın'ın vefatından duyduğu üzüntünün arttığını dile getirdi.
Türkiye'nin ilk çocuk sanatçısı olarak bilinen ve 1972'de başladığı müzik hayatında birçok albüme imza atan Hüseyin Altın'ın naaşı, Alibeyköy Cemevi'nde kılınan cenaze namazının ardından Sütlüce Mezarlığındaki aile kabristanına defnedildi.