DANIŞTAY'IN CEVABINI BEKLİYOR
Hayatının zindana döndüğünü ifade eden Kızıloğlu şunları söyledi:
"Hayatım zindana döndü. Kanser teşhisi koyup, kemoterapi vermeye başladılar. Dört kez kemoterapi aldım. Bu sırada Ankara'da raporu alan ağabeyim müjdeyi bana verdi. Fakat aldığım kemoterapi nedeniyle fiziksel zayıflık ve güç kaybına uğradım. Saçlarım döküldü, aynaya bakmak istemiyordum. Çocuklarım yüzüme ağlayan gözlerle bakıyordu. Uyurken yanıma gelerek nefes alıp almadığımı kontrol ediyorlardı. Ailece perişan olduk. Bana göre sağlık skandalına imza atan sorumluların başka canları yakmaması için Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduk. Ancak üniversite doktorların yargılanmasına izin vermedi. Danıştay'a müracaat ettik. Şimdi oradan cevap gelmesini bekliyoruz. Belki benim gibi kanser olmayan birçok kişi kemoterapi alıyordur."
'PSİKOLOJİK SORUNLAR YAŞADI'
Kızılığlu'nun avukatı Muhammet Tetikçi ise müvekkilinin görmüş olduğu tedavilerin 'hekimin tıbbi sorumluluğu' kapsamında hukuka aykırı eylemler içerdiği gerekçesiyle ve bu eylemler neticesinde kendisinin kanser olmadığı halde 'lenfoma' teşhisi ile 4 kür kemoterapi aldığını söyledi. Avukat Tetikçi, "Bu sürecin sonunda müvvekilim Ankara'dan farklı bir hastaneden tahlil istemiş ve bu tahlil sonuçlarında müvekkilimin kanser olmadığı anlaşılmıştır. Hatalı teşhis ve tedavi sonucunda müvekkilimin kemoterapinin ağır etkilerini görmüş, fiziksel, biyolojik ve ruhsal olarak hatalı kemoterapinin etkilerini halen daha görmektedir. Müvekkilimin saçları ve kaşları dahil, vücudundaki bütün tüyler dökülmüş olup ciddi psikolojik sorunlar yaşamıştır" diye konuştu.