Erzurum merkez Aziziye İlçesinde 1975 yılında Dedeoğlu Makine ve Isı San. A.Ş.yi kuran makine yüksek mühendisi ve ekonomist Erdal Dedeoğlu, kalorifer ve buhar kazanı, basınçlı kaplar, sanayi fırınları, ısıtma cihazları, hidrofor, akaryakıt tankerleri ve çelik yapılar üretmeye başladı. Ardahanlı işadamı Dedeoğlu'nun ürettiği malzemeler, Türkiye'nin birçok kentine gönderildi.
Erzurum'da düzenlenen bir toplantıda, bir banka genel müdür yardımcısı, en çok vergi verenler arasında yer alan fabrikanın rehabilitasyona ihtiyacı olan firmalar arasında olduğunu söyledi. Dedeoğlu'nun söylediklerine göre, aslı olmayan bu iddianın ardından bankalar firmanın üzerine gelmeye başladı. 1990 yılındaki Körfez Savaşı'nın ardından da kamu kurumlarındaki alacaklarının tahsilinde aksamalar yaşanınca 1994 yılında fabrika kapandı. Dedeoğlu, fabrikayı 1998 yılında yeniden açtı. Ancak, Kalkınma Bankası'ndan alınan krediyi ödeyemeyince fabrikayı ikinci kez kapatmak zorunda kaldı.
"Doğu Anadolu Türkiye nin Sanayi Merkezi Olmalıdır" diyerek kurduğu fabrikanın düştüğü bu durumu gördüğünde canının yandığını ifade eden Dedeoğlu, şunları söyledi:
"Elli yılın üzerinde gerçek fiili tecrübeye sahip birisiyim. Burada biz genellikle kalorifer kazanı, buhar kazanı, basınçlı kap ve benzerlerini üretirdik. Türkiye'nin en kaliteli ürününü piyasaya sunardık. Bazı beyaz eşya firmaları bir yıllık garantiyi iki yıla çıkardığı zaman, ben 27 yıllık garantimi gazetelerde tam sayfa ile ilan ediyordum. Türk Standartları Enstitüsü'nün (TSE) elemanları Ankara'ya, İstanbul'a gittiklerinde, benzeri imalât yapan firmalara 'Bu iş nasıl yapılır, gidin Erzurum'dan öğrenin' derlerdi. Ama içine düştüğüm ekonomik kriz ve sağlık sorunları nedeniyle burayı kapatmak zorunda kaldım. Ankara ve İstanbul'da uzun süre tedavi gördüm. Bu süre içinde Kalkınma Bankası tesise el koydu. Tesisi korumak için görevlendirdikleri elemanlara ödedikleri ücreti dahi borcuma ilave etmelerine rağmen bu kişiler tesise sahip çıkmadılar ve tesis talan edildi. Bu talanın maliyeti yaklaşık 2,5- 3 milyon lira. Bir zamanlar karşıdaki komşu fabrikadan karakola haber vermişler, fakat oradan aldıkları cevap, 'İşyeri sahibinin kendisi şikâyet etsin' olmuş. Daha sonra bir ara ben Erzurum'a geldiğimde avukatımla karakola gittik. Gelip en azından tespit yapmalarını istedik. Makinelerin yarısı duruyordu. Gelip tespit yapmadılar. Sonra tekrar tedavi için gittiğimde diğer makinelerle birlikte fabrikada sökülebilecek ne varsa hepsini söküp götürmüşler" dedi.
'KARAKOL AMİRİNE TERFİ CEZASI'
İçişleri Bakanlığı'na, Valiliğe, Cumhuriyet Başsavcılığına karakol amirini şikâyet etttiğini belirten Dedeoğlu, " Müfettiş karakol amirine üç aylık terfi cezası vermiş. Karakol amiri benim 2,5- 3 milyon lira zararıma sebep olduklarını bir kenara bırakıp, terfi cezası aldığı için bana beddua etmeye başladı. Polisin görevi, vatandaşın mal ve can güvenliğini sağlamaktır, görevini ihmal ettiği için kendisini şikâyet eden vatandaşa beddua etmek değil. Fabrikadaki makineleri kısa sürede götürmek mümkün değildir. Büyük bir kısmı 10 ton, 15 ton ağırlıkta olan ve tabana ankrajlı makinelerdir. Pek çoğu ise 800-1000 kilo ağırlıkta olup hepsi montajlıdır. Kolay kolay sökülemezler. Bunları götürmek için ise birkaç TIR ve vinç gereklidir. Sökülüp götürülmeleri birkaç günden aşağı olamaz. Demek ki bu kadar süre ve bu çalışmalar polisin umurunda olmamış. Kalkınma Bankası'nın sorumluluğu döneminde olan bu zayiattan dolayı Cumhuriyet Başsavcılığı'na ve mahkemeye müracaatıma ise senelerden beri bir cevap dahi alamadım. Banka bana tesisi bu durumda teslim etti. Bu banka bir kamu kurumu ve görevi ise firmaları güya kalkındırmak."
14.08.2018 16:40:36