Uğurlu, “Âr” kelimesiyle aynı köke sahip “avret/avrat” kelimesinin “kadın” anlamıyla da kullanılması bizde, utanma duygusunun kadınlar için “âr”, erkekler için ise “haya” kelimesiyle isimlendirilmesinin daha doğru olacağını söyledi. Mustafa Uğurlu konuya dair özetle şunları söyledi:
“Ayrıca Şemsettin Sami’nin “Kamus-ı Türkî” isimli sözlüğü modernleşme sürecinin dil üzerinden irdelenebileceği bir kaynaktır. Şemsettin Sami bu sözlükte kelimelere sadece anlam vermemiş aynı zamanda kelimelerin kullanımını yönlendirmek adına yorumlar yapmıştır. Gavur kelimesine yapmış olduğu yorumun bir benzerini de avrat kelimesi için yaparak, bu kelimenin kaba bir tabir olduğunu bu yüzden ağza dahi alınmamasını salık vermektedir. Avrat kelimesinin “örtünmesi gereken yer” anlamından hareketle kadın için kullanıldığı düşünülecek olunursa bu yorumun modernleşme sürecinde çok manidar olduğu görülecektir. Hal böyleyken etimoloji sadece dilciler için değil tarihçiler ve sosyologlar için de birçok malzeme barındırmaktadır.”
Uğurlu, konuşmasının devamında “’Şûrâ’ kelimesi için aynı kökten türeyen “müşavir, müsteşar, müşir” kelimelerinin bürokrasideki kullanımından hareketle “Onların işleri, aralarında danışma iledir.” ayetinin Türk devlet felsefesine ne şekilde yedirildiği açık bir şekilde görülecektir” dedi.
Seminerin nihayetinde “Türkçe etimoloji çalışmalarında Latin alfabesine bağlı kalınarak hiçbir sonuca varılamayacağını, Türkçe sınırları içinde bir etimoloji çalışması yapılacaksa önce o kelimeye doğru kıyafetini, yani Türklerin bin yıla yakın kullanmış olduğu Türk alfabesini giydirerek kelimeyi tanımlamaya çalışmak gerektiğini ifade eden Mustafa Uğurlu Osmanlı Türkçesi’nin ve Kuran harflerinin Türkçe için ne derece önemli olduğunu belirtti.