“EROL YARAR, İBRA EDİLMEMEKTEN KORKTUĞU İÇİN BİZE CEZA VERDİ”
Kendisinin ve muhalif delegelerin 2 ila 4 yıl arasında değişen hak mahrumiyeti cezalarının olağanüstü genel kurula dayandırıldığı, oysa gerçeğinin “mali genel kurulda ibra korkusu” olduğunu savunan Bülent Ülker, ceza süreciyle ilgili şu bilgileri verdi:
TKF Seçimsiz Olağanüstü Genel Kuruluna Erzurum Kayak Kulübü delegesi olarak katıldım. Hiçbir yetkisi olmadığı halde TKF’nun ücretli avukatı, Genel Kurulu yönetmek üzere kürsüye çıktı. Divan şeçimi için arkadaşlarımla birlikte verdiğimiz divan listesi için oylama dahi yapılmadan "bu liste yok hükmündedir" dedi ve diğer liste delegeler tarafından oylanmadan ve onaylanmadan divan kurulu masasına oturtuldu. Bu açıkça divanın işgaliydi ve haliyle müdahale etmek durumundaydık. Bu durum kamera kayıtlarında ve tutanaklarda mevcuttur. Daha önceden planlanmış bu senaryoya benimde içinde bulunduğum 138 delege (bu sayı genel kurula katılımın 3/2 sini oluşturmaktadır). Divanın bu şekilde işgal edilemeyeceğini, bu işin ancak ve ancak seçimle gerçekleşebileceğine yasal ve medeni bir tavırla karşı çıktı. Bundan dolayı zatı muhterem Erol Yarar beyefendi benimle birlikte 20 delegeyi TKF Olağanüstü Genel Kurulu toplantısının düzenini bozmak suçuyla ceza kuruluna sevk etti. Peki, sorarım sizlere şayet bizler yasalara ve mevzuata uygun seçilmiş bir divan kurulunu çalıştırmayıp genel kurulun düzenini bozmaya yönelik bir eylem gerçekleştirmiş isek, bu zatı muhterem hangi yetki ve hakla bu adamları Divan Kurulu görevinden men ederek yerlerine oturttu? Bahsi geçen genel kurulda aslında bir suç işlendi ise suçlu kesinlikle TKF Başkanı Erol Yarar’dan başkası değildir. Çünkü bu zat Genel Kurulda TKF başkanlık görevinin yanı sıra; hâkimlik, savcılık, sunuculuk, organizatörlük ve hepsinden önemlisi de provokatörlük yapmıştır.
“GENEL KURULDA ÖNERGE VERMEK NE ZAMAN SUÇ OLDU?”
Bir diğer suçumuzda TKF Olağanüstü Genel Kurulunda önerge vermek.
Genel kurullar bütün görüşlerin özgürce dile getirildiği birer demokrasi arenasıdır. Tüm genel kurullarda olduğu gibi Federasyon genel kurullarında da delegeler görüşlerini serbestçe açıklayıp, düşüncelerinin savunmalarını yaparak, genel kurulda kabul görmeye çalışırlar. Genel kurullarda "önerge vermek" delegelerin asli ve vazgeçilmez hakkıdır. Bilindiği gibi genel kurullarda dile getirilen görüşlerin, taleplerin gerçekleşmesi genel kurulca takdir görmesine bağlıdır. Bir federasyonun genel kurulunda "önerge veren" delegelerin bulunması yasa, yönetmelik ve ana statülerin temel amacı olan çok seslilik ilkesinin bir sonucudur. Katılımcı demokrasi, önerge verilebilmesini, önergenin tartışılmasını ve sonuçta oylanarak yürürlüğe girmesini gerektirir. Katılımcı demokratik anlayışta önerge verenler sadece alkışlanır, "niye önerge verdin" diye ceza kuruluna sevk edilemez.
Delegelerin "önerge vermek" gibi bir suçlamayla tedbirli olarak disipline sevk edilmesi, genel kurulun varlık ve toplanma nedeninin inkâr edilmesidir. Genel kurul tartışma, müzakere etme ve en üst düzeyde karar alma yeridir. Genel Kurul, tüm tüzel kişilerde olduğu gibi bağımsız spor federasyonlarının da "yasama" organıdır. Bir önerge beğenilmiyorsa bunun çözüm yeri yine genel kuruldur. Beğenilmeyen, yanlış bulunan önergeler genel kurul tarafından kabul görmez. Neticede ben ve arkadaşlarım tarafından seçimle oluşturulmuş divan kuruluna sunmuş olduğumuz önerge Genel Kurula oylamaya sunulmuştur. Genel Kurul Delegeleri talebimizi reddedebilirdi. Kaldı ki oylama sonucunda 158 delege el kaldırarak bizim talebimizi uygun ve kabul edilir bulmuştur.
Saygıdeğer basın mensupları, yukarıda bahsettiğim olaylar neticesinde TKF ceza kurulu ben ve arkadaşlarıma dört yıl hak mahrumiyeti cezalı vermiş bulunmaktadır. Bu durum ne hukukla ne akılla ne de izanla açıklanamaz bir durumdur. Yasal yollarla hakkımızı sonuna kadar arayacağımızı sizin aracılığınızla tüm kamuoyuna bildirir, saygılar sunarım.”