• Büyükşehir-1
GÜNCELHaber Girişi : 19 Eylül 2016 11:49

Bir eğitim yılına daha girerken; çocuklarımız!

Bir eğitim yılına daha girerken; çocuklarımız!
Geleceğimizin ümidi, varlığımızın teminatı, toplumsal ve manevî zenginliğimizin kaynağını oluşturan çocuklarımız, bir eğitim yılına daha girerken; ülkemizde, maâlesef sancılı ve son derece üzücü olaylar ve gelişmeler yaşanıyor..
FEVZİ BUDAK YAZDI...
 
 
 
Eğitim-öğretim yılı, taşımakta olduğu bir takım önemli sorun ve olumsuzluklarla birlikte, bugün itibariyle başlamış oldu. Geleceğimizin ümidi, varlığımızın teminatı, toplumsal ve manevî zenginliğimizin kaynağını oluşturan çocuklarımız, bir eğitim yılına daha girerken; ülkemizde, maâlesef sancılı ve son derece üzücü olaylar ve gelişmeler yaşanıyor.. Yaşanılanlar; onların tertemiz körpe ve ruhsal yapılarında, gel-gitlerin oluşmasına ve giderilmesi güç pek çok psikolojik ve ruhsal travmaların yaşanılmasına yol açıyor.

Nice tatsız ve vahim olaylar, onların gözleri önünde cereyan ediyor. Televizyonları açtıklarında; eğitim içerikli kültürel proğramları dinleme ve görme yerine, darbe girişiminin, terör ve şiddet sarmalının, kurulan kahpe tuzakların ve sıkılan kurşuların yarattıği, kan ve gözyaşlarıyla yoğrulmuş haber ve yorumları izliyor...Neredeyse her gün yeni şehitler geliyor. İçimiz acıyor. Ocaklar sönüyor. "Ateş düştüğü yeri yakıyor." Toprağa düşen her fidan için analar, eşler ve çocuklar feryâd ediyor, ağıtlar yakıyor. Hiç bir zaman görmek istemediğimiz ve bir an evvel sonlanmasını arzu ettiğimiz acı ve ürpertici sahneler; kirlenmemiş dimağlarında, sakin ve temiz dünyalarında, bir ömür boyu sürecek fırtınalara ve zihinsel tahribâtlara yol açiyor...

Yeni bir eğitim-öğretim yılına girilirken; azımsanamayacak eksik ve gediklerle birlikte, yaşanılan bir başka ciddi sorun ve olumsuzluk da, öğretmen ihtiyâç ve açığıdır. Görev yaptığım dönemlerde de varlığını ve eksikliğini hissetiren ve özelikle Doğu ve Güneydoğu'da bir türlü kapatılamayan öğretmen açığı, bu eğitim-öğretim yılında, daha büyük boyutlara ulaşmış vaziyette... Yaşanılan meş'um ve menfur darbe girişiminin ardından; darbe zihniyetiyle ve PKK terör örgütuyle organik ve paralel bir bağlantı ve eylem birliği içinde oldukları saikiyle, binlerce öğtetmen meslekten ihraç edilmiş ve yine binlerce öğretmene görevden el çektirilmiş...

Var olan öğretmen ihtiyâcına ilâveten oluşan ve kısa sürede telâfisi hayli zor gibi görünen, öğretmen açığının yarattığı ve oluşturacağı olumsuzluktan etkileneceklerin doğal olarak çocuk ve gençlerimizin olacağı ve bu sebeple eğitimde sarsıntıların ve aksamaların yaşanacağı kaçınılmazdır. Umarım, Milli Eğitim Bakanlığı elini çabuk tutar, ihtiyâç duyulan öğretmen açığını bir an evvel giderir ve çocuklarımıza bir kayıp yıl üzüntüsünü yaşatmazlar...

Kuruluşundan itibaren; cumhuriyetin hedefi sulh ve sükûn içinde kalınarak sürdürülecek bir kalkınma hamlesiyle, Anadolu insanının refâhını ve saâdetini esas alan, iç barışını sağlamış bir ülke ve iç ve dış tehditlere kapalı çağdaş bir devlet hazırlamak olmuş...Bugün ise, cumhuriyetin mirâsı güzel ülkemizde, hepimizin ve herkesin görevi, istiklâlimizin ve istikbâlimizin teminatı çocuk ve gençlerimizle, huzur ve barışın hâkim olduğu bir ülkeyle, uygarlık yürüyüşümüze devam etmek olmalı...

İç ve dış kavga ve çatışmaların yaşanmadığı, terör ve şiddet belâsına son noktanın konulduğu, mureffeh, kalkınmış ve muassır medeniyete ulaşmada, yol almış bir ülkeyi, güzel çocuklarımıza emanet olarak bırakmak görevimiz bilinmeli. Görevimizin yerine getirilmesi tarihî ve manevî bir sorumluluk; tersini düşünmek ve yapılacak hata, milletin hayatına mal olacak giderilmesi güç bir büyük vebal olur ve haliyle hesâbı da çok zor olur.

Bilinmelidir; huzur, barış ve sevgi ikliminin kaynağı ve hazırlayıcısı yalnız ve yalnız çocukların temiz ve körpe yürekleridir. Sevgi ve kardeşlik bu yürekler üzerinden inşa edilerek yükselir. Sevgi ikliminin yeşerdiği, barış ve kardeşlik duygularının ''neş vü nemå'' buldukları münbit mekânlarda, aile ile birlikte cemiyet okul ve yaşanılan ülkedir.. Çocuklar, kötülük nedir bilmeyen meleklerin mücessem hale gelmiş şekli olarak kabul edilir ve onlar, içinde bulunduğu aile ve toplumun değerleriyle büyür, gelişir, serpilir ve okullarda millî kişiliklerini bularak, mensup olduğu millete ve yaşadıkları gezegene dahil olurlar. Ülke huzurluysa onlar da huzurlu olurlar ve geleceğe pervâz açarlar. Bedbin değil, nikbin yani iyimser ve yarınlar için ümitvar olurlar...

Biz eğitimcilerin en azından şahsımın, sıklıkla dile getirdiği, gönüllerin, öfke, kin ve nefretten arındırıldığı ve engin çocuk sevgisinin natürel simgelerle ifâde edildiği ve anonimleşen anlamlı ve güzel bir tekerleme var. "Öfkeyi, ağaçların yapraklarına yazmak isterdim/ Güz gelsin, yapraklar dökülsün diye / Nefreti, bulutların üstüne yazmak isterdim / Yağmur yağsın, bulutlar dağılsın diye / Kini, karların üstüne yazmak isterdim /Güneş açsın, karlar erisin diye / Sevgiyi, körpe çocukların yureğine yazmak isterdim/ Onlar büyüsün, bütün dünyayı ve insanlığı kucaklasın diye." İşte çare bu... Sevgi, barış ve huzurun yeşerdiği yer... Ve yani ülkemiz...Çocuklarımız....

Eğitim-öğretim yılı vesilesiyle eğitimcilere, ama öncelikle de yöneticilere örnek olacak pedegojik bir yaklaşımla, eğitim ve öğretmene siyâset üstü bakışı sergileyen özlü bir hâtıra..."Gözüm arkada kalmayacak; milletin bağrından tertemiz yeni bir nesil doğuyor." diyen Atatürk'ü, öğretmenleriyle bir grup ilkokul öğrencisi ziyaret eder. "Paşam, öğretmenimiz ders arasında, bahçede oyun oynamamıza yeteri kadar müsaâde etmiyor, Lütfen emir verin, daha fazla oyun oynamamıza imkân ve fırsat sağlasın." derler.

Mustafa Kemal, "Bakın çocuklar! Savaşlara katıldım. Ordular yönettim. Devlet kurdum. Emirler verdim. Ama sınıfta tek otorite olan öğretmene müdahâle edemem ve emir veremem. İsteğiniz, öğretmeninizin irade ve kararıyla çözülecek." der. Nurettin Topcu da, okul ve sınıfı, öğretmenden başka hiç bir otoritenin hâkim olamadığı mekân olarak tarif eder.

Sevimsiz gerilim ve gelişmelerin gölgesinde olsa da, yeni bir eğitim yılına daha merhâba dedik. Eğitim ve öğretimin değer ve faziletini hülâsa eden Hazret-i Peygamber'in; "Ya öğrenen ol, ya öğreten ol, ya da dinleyen ol; dördüncu olursan helâk olursun."ifâdesinde değer bulan eğitimin önemine dikkat çeken ve cehâletin felâket oluşuna işaret eden, çağlar üstü evrensel mesajının ışığında; bir kez daha, çocuklarımızı başarı dileklerimle; sevgiyle kucaklıyorum. Değerli meslektaşlarıma, güzel ve sağlıklı bir eğitim yılı diliyorum.