Ardahan Üniversitesi, İnsani Bilimler Edebiyat Fakültesi tarafından Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Kıldıroğlu koordinatörlüğünde 18-19 Ekim tarihleri arasında Kafkaslardan Anadolu’ya Şiir, Şair ve Âşık günleri – II ile Edebiyat ve Toplum Paneli düzenledi. Ben de panele moderatör olarak katıldım. Yurt içi ve yurt dışından 25 şair ve 7 âşık şiir şölenine katıldılar.
Sabah ilk etkinlik Güzel Sanatlar Fakültesi’nin düzenlemiş olduğu “ Resim Sergisi” Ardahan Valisi Sayın Mehmet Emin Bilmez, Belediye başkanı Faruk Köksoy ve Üniversite Rektörü Prof. Dr. Mehmet Biber,Rektör Yardımcımız Şakir Aydoğan, Ardahan Cumhuriyet Başsavcısı Koray Kesgin’in kestiği kurdeleyle açıldı. Daha sonra Hoca Ahmet Yesevi Konferans Salonu’na geçildi.Programın açılış konuşmasını yazar-şair Recep Garip gerçekleştirdi.Ardahan Valisi Sayın Mehmet Emin Bilmez, Belediye başkanı Faruk Köksoy ve Üniversite Rektörü hemşerimiz Prof. Dr. Mehmet Biber hocamız birer konuşma yaptılar. Rektör hocamız gençlere gelecek yıl yapılacak etkinlikler için öğrenciler arasında “Ödüllü Şiir Yarışması” düzenleyeceklerini mutlaka katılmalarını sıkı sıkı tembih etti.
Öğleden sonraki panele geçildi. Panelde 3 konuşmacı vardı. Selçuk Üniversitesinden Prof. Dr. Köksal Alver, Edebiyat Topluma Ne Anlatır, Atatürk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ömer Özden Felsefe ve Edebiyat, Erzurum Kültür Müdürlüğünden Şahin Torun ise siyaset ve Edebiyat başlıklı konularını sundular.
Türk şiir ve edebiyat dünyasının önemli aksakal olarak bilinen ve kabul gören usta şair, yazar Bahattin Karakoç memleketi Kahramanmaraş’ta daha toprağa verilmemişti ki, Ardahan Üniversitesi tarafından 2.’cisi düzenlenen, “Kafkaslardan Anadolu’ya Şiir, Şair ve Âşık Günleri” programına alınarak anıldı. Şair Bahattin Karakoç’un şiirleri Üniversite Rektörümüz Prof. Dr. Mehmet Biber ile diğer konuklar tarafından okundu. Rektör hocamız Biber, usta edebiyatçı, şair Bahattin Karakoç’un vefatından duyduğu üzüntüyü belirterek, değerli şairimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır diledi.
İkinci gün sabah ve öğleden sonra şairler kendi şiirlerini sundular. Akşam da âşıkların coşkulu ve birbirinden güzel türküler ve atışmalardan sonra etkinliğe katılan tüm katılımcılara rektör Biber hocamız tarafından katılım belgeleri verildi, toplu hatıra fotoğrafı çekildi.
Üçüncü gün Gürcistan’a geziye gidildi. Ahıska Türklerinin yurdunu gezdik. Stalin’in sürgün ettiği acılı yılları yâd ettik. Ahılkelek kalesi içerisindeki caminin kiliseye çevrildiğini eziklik içerisinde seyrettik. Kalenin yanında milli kıyafetlerle öğrencilerin gösteri yaptığı festivale katıldık. Elimizdeki vatanın değerini daha iyi anlayarak sınırı geçip Posof’ta belediyenin verdiği ikramı tattık.
Rektör hocamız herkesle tek tek ilgilendi. Mütevazı tavırlarıyla gönülleri fethetti. Tüm katılımcılar etkinlik için rektör hocanın şahsında teşekkür ettiler. Rektör yardımcısı hemşerimiz Şakir Bey’in sıcak ilgisini gördük. Koordinatör Kıldıroğlu canı gönülden ve yılgınlık göstermeden bizlere hem iyi bir organizatör hem de gönül insanı olduğunu gösterdi. Tüm çalışanlara her şey için teşekkür ederek Pazar günü sabah saat 5’de uçağa yolcuları yetiştirmek için yola çıktık.
Üniversitenin fiziki alt yapısı hemen hemen tamam olmuş. Ardahan halkının daha zengin, tarihi ve kültürel zenginliğinin farkında olmasında mutlaka üniversite üzerine düşeni yapacaktır. Bu bilinçle Ardahan Üniversitesi rektör Prof. Dr. Mehmet Biber’le daha güzel çalışmalara imza atacağı ümidini taşımaktayım.
NOT: Panelin başlangıcında moderatör olarak şu bilgileri verdim; “Ardahan defalarca Rus ve Gürcü istilalarına uğramış Anadolu’nun Kafkaslara açıklan kapılarından bir kapıdır. 1921 yılında bağımsızlığına kavuştu. Kazanın bir üstü yönetime sahip mutasarrıflıktı. 1926’da yeni yönetim taksimatında Kars iline bağlı ilçe oldu. Bu tarihte ilçede bir ilkokul vardı. 1927 nüfus sayımında 12.409 erkek nüfusun sadece 620 kişisi, 11.304 kadın nüfusun ise 101’i okuma yazma biliyordu. Okur yazan oranı %1,8 idi. Daha acısı Posof’un 11.824 kadın nüfusundan sadece 1 kişi okuma yazma biliyordu. 1941-1942 yılında bir ortaokul açılır. 1968-1969 yılında Ardahan Lisesi eğitim öğretime başlar. Kaza 1992’de il olur. 2008’de Ardahan Üniversitesi kurulur. Salon doluydu, öğrencilere bakarak işte bir ilkokuldan üniversiteye gelinen durum buydu. Ankara başkent olduğunda da nüfusu 22.000 civarındaydı. Herkes okuduğu okulun tarihine kafasını kaldırıp baksın kaç tarihinde yapılmış. Demokrat Parti iktidara 1950’de geldiğinde eğitimde ilk hedefi her köye bir ilkokul, her ilçeye bir ortaokul, her ile de bir lise yapmaktı. Cumhuriyetin kuruluşunda üç beyaz; un, şeker ve beyaz bez, üç siyah; demir, kömür ve gaz yağı temel ihtiyaçtı. Bunların tedarik edilmesi en büyük hedefti. Ardahan Kalesinin kapısındaki kitabede; “ Arap, Acem ve Rum diyarı beylerinin meliki, karaların ve denizlerin sahibi Selim Oğlu Kanuni sultan Süleyman Han tarafından yaptırılmıştır, Allah mülkün daim etsin.” mealindeki yazının ne anlama geldiğini düşünmemiz lazım. İşte yıkılışımızı hazırlayan nedenlerden birisi felsefe derslerinin Kanuni döneminden sonra medreselerden kaldırıldığı için olduğunu düşünüyorum. Eğer filozofunuz yoksa medeniyet kurma ve sürdürmede sıkıntı çekersiniz, medeniyetler liginde birinci ligde olamazsınız. Medeniyetler elbette bilim, felsefe, din, ahlak ve sanat temellidir. Bunlar bileşik kaplar gibidir. Herhangi birini kapı dışarı ederek yolunuza devam edemezsiniz. Felsefenin kolu ve kanadı altında olan milli ve insani meseleler sağlıklı çözümlere ulaşır. Edebiyat açısından mutlaka kendimize duyarlı olduğumuz kadar özellikle de Nobel ödüllü edebiyat ve diğer bilim kitapların da üniversite kitaplıklarında bulunması gerekir. Bizim İslam ve Türk bilginlerin hemen tüm kitapları Batı dillerine çevrilmiştir. Biz de dış dünyaya kulaklarımızı kapayamayız, şimdiden panelimizin dolu dolu geçeceğini umuyorum sevgili öğrenciler aklın gıdası bilgidir. Eğer bu tür ilmi ve felsefi etkinlikleri takip ederseniz bilgi heybenizi doldurursunuz.”