• Büyükşehir-1
GÜNCELHaber Girişi : 20 Şubat 2012 13:38

Dededen toruna uzanan bir başarı hikayesi

Dededen toruna uzanan bir başarı hikayesi
Sezerler İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Turan Sezer, Küçük bir zücaciye dükkanından, dev bir inşaat şirketine uzanan 72 yılı ERKHABER’e anlattı.

ERKHABER / ERZURUM- Sezerler İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Turan Sezer, Küçük bir zücaciye dükkanından, dev bir inşaat

KARIŞIK

şirketine uzanan 72 yılı ERKHABER’e anlattı.

Dededen toruna uzanan bir başarı hikayesi. Babamdan aldığım vasiyeti, çocuklarıma bırakıyorum:

 

“En büyük hazine doğruluktur”

 

Biraz sizin hikayenizi dinlemek istiyoruz. Eskiden tüccarlık nasıldı, esnaflık nasıldı, ilişkiler nasıldı.

Birazda bunları öğrenmek istiyoruz? Öncelikle şunu sormak istiyorum. Siz babadan tüccarsınız.

Sezerler’in doğuşunu, büyümesini bize biraz anlatır mısınız?

 

-Babam amcamla beraber 1935 yılında Bayburt’tan Erzurum’a göç ediyorlar. Sezerler Oteli’nin inşaatına Kilise Kapı’da başlıyorlar. Bunun yanı sıra canlı hayvan işiyle de uğraşıyorlar. Genç olmalarına rağmen bu çalışmalarına zücaciye dükkanını da ekliyorlar. Amcam 1963’de İstanbul’a göç edince babam 1948’de Mahallebaşı’nda zabıta karakolunun karşısında zücaciye ve gıda üzerine satış yapan Pasin Pazarı isimli firmayı devam ettiriyor. O dönemde büyük marketler, kalabalık işyerleri yok. Kamu kurumlarında çalışanların büyük çoğunluğu babamın müşterisi. 18 yaşına girdim. Pasin Pazarı denilen mağazamızı biraz daha büyütmeye başladık. Daha sonra mağazamıza Sezer tabelasını astık. Sezer Ticaret adı altında züccaciyeye biraz daha ağırlık vermeye başladık ve aynı zamanda Erzurum’da bölge baş bayisi olarak hizmetimize devam ettik. Mahallebaşı, mahallelerin, çarşıların başı demekti. Hem bu işlerimizi büyüttük. Hem de canlı hayvan işlerimizi de devam ettirdik. Üç oğlum İlhan Sezer, Kenan Sezer, Sinan sezer ve ben babaları olarak başladık Erzurum’a hizmet etmeye. Sezerler Züccaciye adı altında çalışmaya başladık. Askerden döndükten sonra bizim şimdi eski mutfak eşyaları diye tabir ettiğimiz bakraç, tas, tabak, tencerelerin imalatını yapmak için babamdan da izin alarak İstanbul’a gittim. Bir ay gezdim. Bir firmayla anlaşma yaptık. Bayrampaşa Ayrancılar Sitesi’nin karşısında Oranın genel dağıtım bayiliğini aldım. Çiçek desenli çaydanlık üretecektim. Türkiye’de başka yok. İstanbul’da bir yenilikti. Süleymaniye Camii’nin altında babam bana yer tutmuş. Bir yanımda Yaşar Kırkor diğer yanımda Davit Amcamız vardı. Bunlar Türk değiller, ama ne misafirperverler, ne güzel ticaret yapıyorlar anlatamam. Mal satmaya başladık. Değişik mamul çıkardık. Ayaklı kaseden, çinko tepsiye varana kadar üretmeye başladım. Doğu’da çinko taslar, bakraçlar çok kullanılıyordu. Büyük büyük alışverişler oldu. Aldık, sattık. Babam vefat ettikten sonra ben tekrar Erzurum’a döndüm. Erzurum’a geldim. Gençlerde büyümüş. Kayınbiraderimle ortaklık yapmaya başladık. Türkiye’nin her yerinden mutfak eşyaları getirerek satmaya başladık.

 

TRAKYA’DA ARSA ALIP SATMAYA BAŞLADIK, ERZURUM’A DÖNÜNCE İNŞAAT İŞİNE GİRDİK

 

-Daha sonra amcamın oğluyla birlikte Tekirdağ taraflarına gittik. 2000 yılında Saray’da, Çerkezköy’de birkaç dönüm yer alıp satmaya başladık. Ve Erzurum’da dönünce inşaat sektörüne girmeye karar verdik. Burada gençlerimizde büyüdüler. Sezerler İnşaat olarak 2007’de Yaşam Kent’e başladık. Daha sonra Düzgün Market’in orayı aldık yaptık. Palmiye konutlarıyla devam ettik. Üç bloktan oluşan 126 daire Sezer Park- 1 ve Sezer Park-2’yi yaptık. Sezerler İnşaat az önce de ifade ettiniz daireleri zamanında teslim edebiliyor. Hem verdiği vaadi yerine getiriyor hem de bu insanlarda bir güven oluşturuyor kuşkusuz. Siz babanızdan çok ciddi ticari terbiye almışsınız. Birazda o eskilerin ticari üslubundan, ahlakından bahsedelim. Nasıl yapılırdı sizin gençlik yıllarınızda ki ticaret?

 

TEKİR SAKIZI SATARAK BAŞLADIM

 

-Evet 59-60 yıllarda 6 yaşındayım. Babam beni dükkana getirmeye başladı. Dükkanın önünde Tekir sakızı satmaya başladım. Çifti 25 kuruş. Hem sakız satıyorum. Hem de karşıdaki dükkanlara çay söyleyerek, çeşmeden su doldurarak hizmet ediyorum ve karşılığında 2.5 lira alıyorum. Babam, 60’lı yıllarda Nenehatun çeşmesinin arkasında 2 bin metrekare büyüklüğünde bir depo tutmuştu. Babam ayrıca yumurta sektörüne de girmişti. Et Balık Kurumu’nun soğuk hava deposunu biz tutuyorduk. Eskiden herkes kanaatkardı. Alışverişini güzel yapıyordu. Herkeste borcunu alacağını biliyordu. Babam da bu kadar işi tek başına yapamayacağına göre arkadaşlar bulmuştu. Babam masadan ekmek bölüşmesini çok severdi. Herkes çalıştı, herkes hakkını alsın derdi. Keresteciler, garaj, ağır bakım, itfaiye hepsi Mahallebaşı’nda. Eski tüccarlar hep beraber Mahallebaşı’nda Aziziye Oteli’nde otururlardı. Aziziye Oteli’nde oturan tüccarların hepsinin evleri de Mahallebaşı civarındaydı. Eskiden Erzurumlular’dan senet dahi alınmazdı. Erzurumlular borcuna çok sadıktır derlerdi. Açık verin derlerdi. Hemen mal aldığımız adamın parasını gönderirlerdi. Eski tüccarlar senetlerini protesto etmezlerdi. Senetleri protesto olan tüccarın ismi Merkez Bankasında tabelaya yazılır ve konulurdu. Eskiden insanlarda para hırsıda yokmuş herhalde. Herkes ticaret yapıyor. Elbette para kazanmak için yapıyor ama, günümüzde gözlemlediğimiz bir şey var. Kısa zamanda çok bol para, bol kazanç, nasıl çabuk kazanırım, nasıl hemen para bulurum. Özellikle gençlerin en büyük hayali bu.

 

Eskiden o hırslarda yoktu değil mi?

 

-Tabiki hayır. Eskiden takım elbise giyinen kişi sayısı azdı. Dizler yamalıydı. Tabi ki 60-65’lı yıllardan bahsediyorum. O zaman herkes kanaatkardı. Borcu kimse fazla sevmezdi. Komşuluk vardı, Tandırda ekmek pişirildiği zaman herkesle paylaşılıyordu. Kavurmalık kesilir herkese dağıtılırdı. Herkes evine değil, mahalleye bekçiydi. Kentsel dönüşüm yapıyoruz diye., mahalle kültürünü mü öldürüyoruz.

 

Bu biraz üzücü değil mi?

 

-2000’li yıllarda herkes eski mahallelerden çıkmak istedi. Komşuluklar bitmeye başladı. Yeni mahallelere çıktık. Kentsel dönüşüm olması gereken bir şey ama insanlar komşuluk ilişkilerine sahip çıkmalı. Yapılaşmalar olsun. Kentsel dönüşümden ziyade alttaki komşu üsttekini tanımıyor. Bu güzellikler gitti ama yenilik olması lazım. Erzurum’da güzel yapılar yapılıyor. Biraz da komşuluklarımıza dikkat etmeliyiz.

 

Siz çekirdekten yetiştiniz, bir nevi çocuklarınızda çekirdekten yetişti. Onlara nasihatlarınız nelerdir?

 

-Benim üç tane oğlum var. El arabasıyla depodan mal taşırlardı. Biraz büyüdüler tablaları kullandılar. Dükkanları sabah erken açıldığı zaman ellerimiz kilitlere yapışırdı. Zengin, fakir ayrımı yoktu. Herkes samimiydi. Kimseyi aldatmasınlar. Birinci kat söz verdiysen birinci kat vereceksin. Fazla borca girmeyin, fazla da tamahkar olmayın, kimseyi de üzmeyin. Huzurlu doğruluk dürüstlük içinde çalışsınlar tavsiyesinde bulunuyorum. Herkesle iyi geçineceksin. Doğruluk istiyorum. En büyük hazine doğruluktur.