Hepimiz ucuz ekmek yemek istiyoruz. Zira beslenmemizin temelinde ekmek var. Dar gelirli ailelerin karnını doyurabilmesi için en ucuz gıda yine ekmek. Kurdaki artış, yaşanan enflasyon ekmeğin fiyatının da yükselmesine sebep oldu. Vatandaş ekonomik tabloyu görmeden, fırıncıları, fırıncılarda ne yapalım maliyetler arttı diyerek, un üreten üreticileri suçladı. Hatta üreticilere stok yapıyorlar diyen siyasiler bile çıktı.
Ancak gerçekler hiç de öyle değil. Sizi rakamlara boğmak istemiyorum, ancak birkaç rakam vermeden de meselenin anlaşılabileceğini düşünmüyorum. Bakın Türkiye yıllık ortalama 22 milyon ton buğday üretiyor. İhtiyacı ise ortalama 19 milyon ton. Rakamlara baktığınızda 3 milyon ton fazla üretim yapılıyor. Ancak Türkiye’de üretilen buğdayın tamamı ekmeklik un üretiminde kullanılamıyor. Nedeni ise kalite. Her yıl aynı araziyi nadasa bırakmadan ekmek, yanlış zirai ilaç kullanımı buğdayın kalitesini düşürüyor. Bu nedenle buğday ithal etmek durumunda kalıyoruz. En büyük tedarikçilerimiz, Rusya ve Ukrayna…
20 milyon ton üretim de gözünüze büyük görünmesin, Dünyada üretimin başını çeken ülke Çin tam 136 milyon ton buğday üretiyor. Avrupa Birliği 135 milyon ton ile ikinci sırada, Hindistan ise 107 milyon ton ile üçüncü sırada yer alıyor. Bu ülkelerden sonra Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri önde gelen diğer üretici ülkeler. Yani bizim 20 milyon tonluk üretimimiz öyle abartılacak bir üretim değil.
Türkiye 2020 yılında ortalama 10 milyon ton buğday ithal etti. Bu ithalat için ödediği rakam ise 2 milyar 300 milyon dolardan fazla. ithal buğdayın 6.5 milyon tonunu Rusya'dan, 1 milyon tonunu Ukrayna'dan, 550 bin tonunu Kanada'dan, 400 bin tonunu Meksika'dan ve 300 bin tonunu da Litvanya'dan geldi.
Un üreticileriyle tek tek görüştüm. Tam kapasite çalıştıklarını, bırakın stok yapmayı piyasaya mal yetiştirmekte zorlandıklarını söylediler. Unun fiyatının artma sebebi girdi maliyetlerinin artması. Bir unu ithal ettikleri için dolardaki artış ham maddeyi de artırıyor. Ayrıca neredeyse her gün en büyük buğday tedarikçimiz Rusya gümrük vergilerini artırıyor. Bunun yanında enerji en büyük maliyet kalemlerinden. Ortalama yüzde 5-7 arası karla un üretimi yapan firmalar maliyet analizleri sonucunda bugün ki rakamlarla unu satmak zorunda. Aksi takdirde ticaretin doğasına aykırı bir biçimde zarar etmek zorundalar.
Doğal olarak fırıncının da 1,5 liraya mal ettiği ekmeği 1 liraya satmasını beklemek saflık olur.
Peki biz ekmeği ne zaman ucuz yeriz. Bir kere ger geçen gün daralan buğday ekim alanlarını genişletmek zorundayız. Köyden kente göçü durdurarak, üretici desteklenmeli. Milli Emlak’ın elindeki tarıma uygun tüm araziler, gerekirse üreticiye ücretsiz tahsis edilip, ürettiği buğdaya Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ile alım garantisi verilip, üretim artırılmalı. Kaliteli buğday üretimi için doğru ziari yöntemler çiftçilere anlatılmalı. Bakın Türkiye ithal ettiği buğdayın tamamını un üretiminde kullanmıyor, en büyük ihraç kalemimiz olan makarna üretiminde de kullanıyor. Bu noktada kendi ürettiği buğdayla üretilen makarnayı satarsa ciddi miktarda bir katma değer sağlanacağı çok açık.
Kimsenin ne un üreticisini, ne fırıncıyı suçlamaya hakkı yok. Gelinen noktada manzara, tablo bu. Bir an önce gerekli tedbirler alınmazsa ekmeğin fiyatı da tıpkı dolardaki yükseliş gibi her geçen gün artabilir, benden söylemesi.