• ŞEpnolat üst

ERZURUM BİR YİĞİDİNİ VE SEVDALISINI DAHA KAYBETTİ

  • Büyükşehir-1

Sabah erkenden ve gece geç saatlerde çalan telefon sesinden hep tedirgin olmuşumdur. Kayseri’de Sadiye Nuhoğlu İlköğretim Okulu müdürüyken sabah saat yediye doğru ev telefonum çaldı. O zaman cep telefonları yoktu. Eyvah okulu soydular dedim. Telefonu açınca hizmetli okuldan aradığını söyleyince daha sözünü bitirmeden okulu mu soydular? Evet dedi.  

Bir de ağabeyimin vefat haberini gece geç saate almıştım.   

Bu sabah değerli hocam ve dostum Prof. Dr. Samih Bayrakçeken’le mutat olan yürüyüşümüzü Aziziye Belediyesi’nin yaptırdığı Erzurum’da eşi ve benzeri olmayan oldukça donanımlı Trafik Parkı’nda yürüyüşümüz esnasında Fransız aydınlanmasından bahsediyorduk. Filozof Voltaire’den bahsettim. Voltaire’nin önemli eserlerinden olan Felsefe Sözlüğü üzerine konuşurken çok değerli dostum Hüsamettin Yerli hocamı yâd ettik. Hüsamettin hocam Voltaire’nin bu eserini almış bir solukta okumuş ve beni arayarak neden daha önce böyle bir eseri haber vermedim diye sitem ettiğini söyledim. Aradan bir iki dakika geçti geçmedi telefonum çaldı. Arayan Hüsamettin hocam. Değerli hocam yeni seni andık demeye kalmadı ve cümlemi tamamlamama fırsat kalmadan duydun mu? Dursun Şen başkan kalp krizi geçirmiş İstanbul’da vefat etmiş, acı haberini verdi.  

Ben ve Samih Bey hocam bu ani ve beklenmeyen vefat haberini duyunca derin bir üzüntü içerisinde ne yapacağımızı şaşırdık.  

Yine birkaç gün önce de Rahmetli Dursun başkanımız İstanbul’da Erzurumlular vakfında dostlarıyla otururken son halini ortaya koyan resmi ve  

 

“Erzurum Vakfı gündem Prof. Bayrakçeken.  

O da cevabi şu notu göndermiş: Sevgili Namık Abim Yüce Heyetinize gönülden saygılarımı sunuyorum. İyi ki varsınız. Samih Bayrakçeken,” yazısını konuşmuştuk. 

İşte beklenmeyen habersiz gelen, dostlarınız ve sevdiklerinizi aranızdan alıp götüren ölüm meleğiyle Deli Dumrul gibi kılıcımızı çekerek dövüşemeyiz ki. O, dövüştü de ne oldu! Sonunda Deli Dumrul kem sözleri şaraplıyken söylediğini itiraf etti.  

Dursun ağabeyinin kişiliğinden bana yansıyan şu özellikleri şuydu. Dursun ağabeyimizle konuşurken asla şöyle ya da böyle ne düşünür ne anlar diye zorlanmadım. Kavrayış ve anlama gücü yetkindi. Espri anlayışı yüksekti. Öğrenme coşkusuna her zaman sahip entelektüel bir zihin yapısına sahipti.   Bilginin arayıcısı, paylaşıcısıydı. Uzun yıllar kar ve kış demeden Türk Ocağının bütün seminerlerine katılarak iyi bir dinleyici ve iyi bir eleştirmen olduğuna her zaman mutlulukla şahit oldum.  Eleştiriye açık olduğu kadar eleştirici ve sorgulayıcıydı. Vicdanı ön plandaydı.  Her konuda konuşacağınız bir insandı. Cumhuriyet’in Nezafeti adlı son kitabımı götürüp hediye ettiğim de okuyup takdir ve eleştirisini yapmıştı. İyiyi, güzeli, doğruyu ve gerçeği arama çabası içerisindeydi. Bu nedenle dostluğu çıkar üzere değil, gerçeği arama üzerineydi. Cömertti. Erzurum için yaşayan 50 yılın tarihiydi.  

İbn Sina der ki;  “Akıl ve ruh sağlığınız için sevdiğiniz insanlarla bir araya geliniz.” Bugün ki insanlığın ulaştığı ruh ve akıl sağlığı için bilgi seviyesinde de sunulan önerilerden birisi de büyük filozumuzun önerisiyle aynıdır. Bu vesileyle değerli dostumuzu kaybedince anlıyoruz ve hatırlıyoruz ki her an çevremizdeki bir dostumuz ve biz ahirete yolcu olabiliriz. O halde her zaman yüce Allah’ın esirgeyen ve bağışlayan sıfatını hatırımızda tutarak çevremize karşı sevgiyle, saygıyla ve sabırla davranmamız dersini çıkarmamız gerekir. 

Dostlarına, arkadaşlarına, ailesine, kederli eşine, kızlarına ve sevgili torununa ve bütün diğer sevenlerine gönülden baş sağlığı diliyorum.  

Ruhun şad olsun Erzurum’un yiğit evladı.     

Allah rahmetiyle muamele etsin. Âmin. 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.