• ŞEpnolat üst

Erzurum valisi Mehmet Emin Yurdakul'u anarken...

  • Büyükşehir-1

Ben bir Türk'üm, dinim cinsim uludur. /Özüm sinem ateş ile doludur/ İnsan olan vatanının kuludur/ Türk evlâdı, evde durmaz giderim' mısralarıyla, Muallim Naci'nin, 'Ben ki bir Türk'üm; unutmam Caberi' ifâdelerinden sonra, Edebiyat ve şiir tarihimizde, 'Türk' ismini şiirlerinde ilk kez kullanan, 'Türk Ocakları'nın kurucularından ve 'Erzurum Valiliği' görevinde de bulunan, Millî Şairimiz 'Mehmet Emin Yurdakul'u ölüm yil dönümünde, rahmetle anıyorum.

 

'Milî Şair', 'Türk Şairi' gibi ünvanlarla anılan, anayurdumuzun ve halkımızın yüzyıllarca süren ve giderilemeyen acı gerçeklerini, şiirimize ilk defa yansıtan ve dile getiren döneminin bir aydını ve şairidir.. 'Anadulucu, köycü, halkçı şiirlere' öncülük etmiş, miadini doldurmuş 'Osmanlıcılık-İslâmcılık' anlayış ve görüşlerinin yerine, 'Türk Milliyetçiliği' görüşünü benimsemiş...Şiirlerinde bayrak yaptığı 'milliyetçi, halkçı, insancıl' dava ve konuları ele alarak, asırlarca süren sefil Anadolu gerçeğinden ve biçare Anadolu insanın çekilemez hayatından temalar alarak, Türk şiirinde yepyeni ufuklar katarak, çığır açmış bir şairimizdir.

 

Ölüm yil dönümünde edebî kişiliğinden ve şiirlerinden ziyâde, Erzurum Valiliği döneminde, yerine getirmiş olduğu ve cumhuriyet öncesi Erzurum Valileri'yle kıyaslanamayacak ve günümüz yöneticilerine de örnek olabilecek ve geleceği önceden görerek tespit ve teşhisler ortaya koyabilen, devlet yönetiminde, engin ufuklar çizebilen devlet adamı kişiliğinden ve Erzurum'a ve günümüze ışık tutabilecek, Erzurum'u merkeze alan ve tüm Doğu Anadolu'yu etkileyecek çok çok önemli bir projesinden ve hizmetlerinden söz etmek istiyorum.

 

Mehmet Emin (Yurdakul) Bey; İkinci Meşrutiyet'ten sonra Erzurum Valisidir. Bölgeye gelişi, şair ve edebiyatçı isminin çok daha önceden duyulmuş olması hesabiyle, ondan çok şeyler bekleyen Erzurumlular tarafından sevinç ve heyecanla karşılanmıştır. Kısa zamanda halk ile bütünleşmiş, şehrin gazetecilikten pek fakir tarafını görerek, yeni gazetelerin neşriyatına destek olmuş, görevde kaldığı süre içinde Erzurum'un her sorunuyla çok yakından ilgilenmiştir. Bu sorunların başında ise, 'Erzurum-Rize- Trabzom Yolları'yla İlgili merkezi hükümete sunduğu ve bugün itibariyle de örnek nitelikteki geçerliliğini koruyan ve derin analizler ihtiva eden 'Muhteşem Raporu'dur.

 

Erzurum Vilâyeti'nin yol durumunu detaylarıyla ele alan ve vilâyetin ihtiyaçlarını belirleyen Mehmet Emin Bey, 11 Mart 1912 tarihli raprunu Dahiliye Nezâreti'ne (İçişleri Bakanlığı) gönderir. Merkezi hükümete sunulan 'Raporda'; sadece Erzurum değil, Erzurum'la bağlantılı bütün bölgenin, Ikinci Meşrutiyet dönemindeki yol durumları hakkında önemli ve ayrıntılı bilgiler verir. Bilinen ve devlet kayıtlarında yer alan 'Muhteşem Rapor'dan alınan ve her hangi bir ilâve yapılmadan, tamamen Mehmet Emin Bey'in, kendi fâdelerinden alınan alıntılarla bir özet yapmaya çalışacağım. Umarım Erzurum üzerinde fikir yürütenlerde ve okuyucu kesiminde bir ilgi uyandırır.

 

Günümüzde devletimizin ve siyasal iktidarın takdir edilecek gayretleriyle, yapımı sürdürülen, ülkemizin en uzun, Avrupa'nın ikinci ve dünyanın en uzun üçüncü tüneli olacak 'Ovit Tüneli'nin hizmete girmesiyle Erzurum-Rize yolu 250 kilometreden, 200 kilimetretye inmiş olacak ve normal yolculuk süresi de böylece iki saata düşülerek, günü birlik gidiş-geliş imkân dahiline girmiş olacaktır.

 

'Ovit Tüneli' yapımıyla, günümüzde bazı kesimlerce Erzurum-Rize yolu yapım fikrinin, her ne kadar Sultan Hamid'in rüyası olarak görenler varsa da, bu tespit doğru değil, zira tarihî hakikatlerle de bağdaşmamaktadır. Doğru ve gerçek olan ise, Sultan Hamid'in tahttan (12 Nisan 1909) indirilişinden takriben iki yıl sonra,12 Mart 1912 tarihinde, Erzurum-Rize yolunun açılmasını dönemin hükümetine teklif eden Mehmet Emin Bey'in arzu ve rüyasının, Türkiye cumhuriyetiyle gerçekleşmiş olmasıdır. İnsafla düşünülecek olunursa, bir tarihî hakikatı tespit ve teslim etmek yerinde olanıdır. 'Ovit Tüneli' ile de bu hizmet taçlanmış olanıdır.

 

Vali Mehmet Emin Bey'in, üzerinde durduğu en önemli konu Erzurum-Rize yoludur. Raporda belirtilen sıkıntıların giderilmesi hususunda ortaya konulan çare, Erzurum-Rize yolunun bir an evvel açılmasıdır. Yolun açılması halinde, Karadeniz'deki Rize Sancağı ile Erzurum, Van, Bitlis ve Harput vilâyetlerinde yaşıyan bir kaç milyon kişinin hayatının değişebileceğini, ekomik ve ticarî hayatın inanılmaz derecede canlanacağını ifâde eder.

 

Bugün İspir dağlarının kuzeyinde, Karadeniz sahillerinde binlerce aç kişinin ekmek bile bulamadıkları için, ithalata mecbur kaldıklarını, Rus gemilerinin binlerce çuval un ve mısırı Rize sahillerine dökerek, gemilerini Osmanlı altınlarıyla doldurup gittiklerini rapor etmiştir. Halbuki bölgenin güneyinde Erzurum Vilâyeti'de yetişen milyonlarca ton ürün yol olmadığı için ambar ve kuyularda çürüdüğünü, Erzurum-Rize yolunun açılmasıyla sıkıntının giderilebileceğini yazmıştır. Böylece Erzurum'un Karadeniz bölgesine bu yol sayesinde, sadece ihracât yapmayıp, kendi ihtiyacı olan ve kışın yakmak üzere kullanacağı odun ve keresteyi de ithal edebileciğine vurgu yapmıştır.

 

Bugün Avrupa fabrikalarının emtia ve eşyasından şeker, soyak, demir ve bakır gibi mamullerinin Osmanlı ülkesine ithal edildiğini ve bu sebepten olacak ki, Osmanlı vatandaşlarının boğazlarından arttırıp biriktirdiği paraların yurt dışına gittığini, buna karşın Erzurum ovasında yetişen pancarın ihraç edilemediği için çürüdüğünü, Beyazit yaylalarında toplanan yünlerin yok pahasına ziyàn olduğunu belirtmiş; Hınıs dağlarında bulunduģu iddia edilen bakır ve kömür madenlerinin de yol yokluğu sebebiyle çıkarılıp dışarıya satılamadığını ifâde etmiştir.

 

Bütün bunlar için Erzurum-Rize yolunun açılmasının şart olduğunu belirten Vali Mehmet Emin Bey, açılacak bu yolun Erzurum-Trabzon yolundan 100 kilometre daha kısa olduğunu ve yük otomobilleri işleyecek derecede iyi yapılması halinde, Avrupa'dan ithaline mecbur kılınan her şeyin, güneyden Karadeniz'e ulaştıralabileceğini israrla iddia etmiştir. Bu yolun Erzurum çiftçisini ayağa kaldırıp zenginleştirecek kadar önemli olduğunu yazan Mehmet Emin Bey, ürününü ihraç edebilen Erzurum'un ülkemizin en zengin vilâyetlerden birisi olacağını belirtmiştir.

 

Yolun kış esnasında da önemli ölçüde rahatlama sağlayacağını iddia eden Mehmet Emin Bey, Erzurum -Trabzon yolunun kışın geçit vermediğini, bu yüzden Karadeniz bölgesine gitmek isteyen veya bu bölgeden Erzurum'a ulaşmaya çalışan insanların, Trabzon-Batum yolunu kullanarak gelip-gittiklerini ifâde etmiştir. Batum'un Rus toprağı olması sebebiyle Osmanlı vatandaşlarının ülke içi seyehatlerinde Rus toprağından gitmelerinin hem zor ve hem de uygun olmadığıni yazan Mehmet Emin Bey, otomobil işleyecek derecede yapılacak bir Erzurum-Rize yolunun kışın rahatlıkla gidiş-gelişlere müsâde edilebileceğini ifâde etmiştir. Günümüzde ve çok yakında 'Ovit Tüneli'nin hizmete girmesiyle Erzurum-Rize yolu dört mevsim hizmete açık olacak ve böylece bu rüya gerçekleşmiş olacaktır.

 

Erzurum-Rize ticâret yolunun transit yol haline getirilmesi zaruretinin önemini ve ciddiyetini İstanbul'a anlatmaya çalışmış, fakat gerek ekonomik sıkıntılar ve gerekse meydana gelen ve Osmanlı Devleti'nin sonunu hazırlayan savaşlar, projelerin hayata geçirilmesi engellenmiştir. Nihàyetinde cumhuriyetle Anadolu'nun yol ve imar durumu hız kazanmış ve gelen iktidarlarca da hizmetler aralıksız sürdürülmüştür ve sürdürülmektedir.

 

İşte bu büyük şairin ölüm yıl dönümünde, bir büyük kültür ve devlet adamı olarak kendisinden hatırlayabildiklerimiz. Erzurum özelinde ve öncülüğunde Doğu'nun kalkınmasında mega projeler ve kalkınma modelleri ürettiklerini zannedenlere, yüz yıl öncesinden geniş ufuklu bir valinin, tüm yöneticilere örnek olacak, yol gösterecek kalkınma modeli... Demek ki, Erzurum'da böyle valiler de görev yapmış...

 

Güzel ve haklı bir isyân kokan bir şiirini paylaşarak, Türk'ün bu millî şairine ve ilimizin valiliğini de yapmış olan, Mehmet Emin Yurdakul'u yeniden rahmetle anıyorum, Rûhu şâd Mekânı cennet olsun...

 

BIRAK BENİ HAYKIRAYIM

 

Ben en hâkir bir insanı kardeş sayan bir rûhum;

Bende esîr yaratmayan bir Tanrı'ya îman var;

Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar;

 

Mazlumların intikamı olmak için doğmuşum.

Volkan söner, lâkin benim alevlerim eksilmez;

Bora geçer, lâkin benim köpüklerim kesilmez.

 

Bırak beni haykırayım, susarsam sen mâtem et;

Unutma ki şâirleri haykırmayan bir millet,

Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir;

 

Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir,

Bu zavallı sürü için ne merhamet, ne hukuk;

Yalnız bir sert bakışlı göz, yalnız ağır bir yumruk!..

 

Mehmet Emin YURDAKUL