Eski MİT Müsteşarı Emre Taner, “Oslo ihanet değildir. Her yerde sonuna kadar savunurum. Bunu söyleyenler yanılır” dedi.
ERKHABER-Eski MİT Müsteşarı Emre Taner, 15 Temmuz Darbe Girişimi Araştırma Komisyonuna bilgi verdi. FETÖ örgütünün en büyük özelliğinin çok ciddi bir dış destek bulabilmesi olduğunu söyleyen Taner, “Hiçbir İslamcı grup bu ölçüde bir destek bulamamıştır. Bütün bu gelişmeler her safhasında yasadışına büsbütün çıkılmamış olmasına rağmen geleceği dönük potansiyel bir tehdit anlamında tarafımızdan izlenmiştir ve birçok devlet takdimlerinde de bu haller dile getirilmiştir” diye konuştu.
FETÖ örgütünün en belirgin şekilde yöntem değiştirdiğinin 7 Şubat’ta görüldüğünü ifade eden Taner, şöyle devam etti:
“Artık örgüt iyi yüzünü, sözde demokrat görünümünü terk ederek, yeni nesil bir terör örgütü olma kulvarına süratle giriyor. Yasadışına taşan bu saldırgan hareket, devletin de karşı önlemler alma ve örgüt ile mücadeleyi başlatmasını zaruri kılıyor. 17-25 Aralık, 7 Şubat’ın rövanşist duygularla daha geniş bir tekrarıdır. 15 Temmuz ise büsbütün geleceğe dönük emellerini kaybetmeye başlayan örgütün gerçek yüzünü açık bir şekilde ele verdiği tarihtir. Artık karşımızda her türlü acımasızlığı gösterebilecek küresel bir oluşum söz konusudur. Olayın 15 Temmuz’da yaşanan boyuta geleceğini gösteren bilgiler alınamamıştır. Hatta 7 Şubat’a kadar tahmin dahi edilememiştir.”
İstihbarat eksikliği olduğu eleştirilerine de yanıt veren Taner, “Zaman zaman istihbarat eksikliği üzerinde durulur. 44 yıldır bu teşkilatta çalıştım, 7 senedir de emekliyim. 51 yıldır MİT’in verdiği istihbaratın yetersizliği konuşulur. Zaman zaman bu doğrudur da. Eksik taraflar hep olmuştur. Ama istihbarat eksikliği kurumlaşma eksikliğinden kaynaklanıyor. Bu sadece istihbarat teşkilatları ve güvenlik örgütleri için değil, icrai organlar için de geçerlidir. İstihbarat eksikliğini kurumlaşma eksikliğine bağlarsanız, kurumlaşma eksikliğini gideremediğiniz sürece bu istihbarat eksikliğini 51 yıldır gideremediğiniz gibi gene gideremezsiniz. Ülkemizde istihbaratın merkezi anlamda patronu belli değildir. Kağıt üzerinde MİT vardır. Hesap sorulacağı zaman da MİT akla gelir ama güvenlik istihbaratının diğer enstrümanları ortada yoktur. Güvenlik istihbaratının adının mutlaka konması gerekiyor. Çok seslilik ve çok başlılık güvenlik bürokrasisinde geçtiğimiz yıllarda bize çok zarar vermiştir. Dünyanın hiçbir yerinde birçok istihbarat teşkilatı aklının erdiği gibi kendine göre çalışmaz. Bütün bilgilerin bir yerde toplanması gerekir. Aslında Milli İstihbarat Teşkilatı’nın adı yanlıştır. Merkezi Devlet İstihbarat Teşkilatı olması gerekir. Türkiye’de MİT’in istihbaratı ayrıdır, polisin istihbaratı ayrıdır, jandarmanın istihbaratı ayrıdır. Büyük bir kopukluk, büyük bir sıkıntı. FETÖ başta olmak üzere ilgili kurumlara sızmak için bundan daha güzel bir fırsat olamaz. Bu da yapılmıştır. Güvenlik bürokrasisindeki dağınıklığın giderilmesini, kurumların yeni baştan ele geçirilmesini öneriyoruz. Organizasyon yapılıyor. Kozmetik ile makyaj ile durumu idare ediyoruz. Evvela organize olalım ve organizasyon sonra gelsin. Bugün güvenlik bürokrasisi organize olamamıştır. Henüz bu süreci aşamamıştır” dedi.
“Fetullah Gülen’in 15 Temmuz’da bir ihtilale sebebiyet vereceğini alamadı bu gizli servis”
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un sözlerine ilişkin de değerlendirmede bulunan Taner, şunları söyledi:
“1992’ye kadar MİT tamamen askeri bir yönetim tarafından idare edilmiştir. İlker Başbuğ da buraya geldiğinde bunu ifade etmişlerdir. 1992 yılından sonra MİT bir sivilleşme sürecine girmiştir. Bu tarihten bu yana aynı süreç devam etmektedir. 1992 yılında böyle bir sivilleşme sürecine geçiş, ifadeye göre FETÖ ile ilgili istihbaratın zafiyetine sebebiyet vermiştir diye bir algı çıkıyor ortaya. Böyle bir şey yoktur. Teşkilatta 44 sene çalışan bir insan olarak 1992 öncesinde de 1966 yılına kadar süre için söyleyebilir, bir istihbari zafiyet olmamıştır. Belki kaliteli bilgilere ulaşmada zorluklar olmuştur. MİT aldığı bilgileri mutlaka devlet kademelerine intikal ettirir. Milli Güvenlik Kurulu platformuna getirir. Hiç bilgi verilmemiştir tabirini yadırgamamak mümkün değildir. 15 Temmuz birçok dersi önümüze getirip koymuştur. Gören gözler de görmeyenler de görmüştür. Birbirimizi yiyerek bir yere varmamız mümkün değildir. Özeleştirimizi de erkekçesine yapmak mecburiyetindeyiz. Yapamadık, alamadık, Fetullah Gülen’in 15 Temmuz’da bir ihtilale sebebiyet vereceğini alamadı bu gizli servis. Eksikleri vardır, fazlaları vardır. Oturalım bunu düşünüp konuşalım.”
“Ete kemiğe büründürülmüş bir bilgi verilemedi”
İlker Başbuğ ile çalıştığı dönemde ahenkli bir diyalog içerisinde olduklarının altını çizen Taner, “Evet söylenen söz yanlış değildir. Onların istediği tarzda ete kemiğe büründürülmüş bir bilgi verilemedi, doğrudur. Ama alınan bilgi oydu. Bazı haberler, bazı bilgiler alınamadı. Bu çerçeve içerisinde o istihbaratın onları tatmin ettiğini söylemek yanlış olur. Suçla arasına mesafe koyan ve bu suçu bir türlü yasalar çerçevesinde üstüne almayan bir örgütün, ete kemiğe büründürülüp şu albay, şu general diye bizim tarafımızdan seslendirilmesi mümkün değildir. Biz Fetullah Gülen’in devlet içerisinde ciddi bir kadrolaşma içerisinde olacağını söylüyoruz. Bundan sonrası ilgili kurum ve kuruluşların ve onun altındaki diğer güvenlik kuvvetlerinin işidir” açıklamasında bulundu.
“Benim çalıştığım döneminde MİT’e, FETÖ’nün sızması sıfıra yakındır”
MİT içerisindeki FETÖ yapılanması hakkında ise Taner, “Ben kendi çalıştığım dönem itibariyle sorumluluk hissediyorum. Benim çalıştığım döneminde MİT’e, FETÖ’nün sızması sıfıra yakındır. İsterseniz almazsınız, iyi incelerseniz almazsınız. Ondan sonrasını daha sonraki yönetim cevaplayacaktır. Son dönemde bu girmelerin daha rahat ve fazla olduğuna dair bir izlenim vardır. MİT, devlet kurumları içerisinde en temiz kalmış teşkilattır. MİT, bu ülkenin namusudur” bilgilerini verdi.
“Oslo ihanet değildir”
Oslo süreciyle ilgili ise Taner, şu ifadeleri kullandı:
“Oslo ihanet değildir. Her yerde sonuna kadar savunurum. Bunu söyleyenler yanılır.”