10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü etkinlikleri kapsamında Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından bir panel düzenlendi.
ERKHABER / ERZURUM - 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü etkinlikleri kapsamında Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından bir panel düzenlendi. Yaygın ve yerel basının sorunları, basın hayatında yaşanan son gelişmelerin konu edildiği ve moderatörlüğünü İletişim Fakültesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Besim Yıldırım’ın yaptığı panele Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Feridun Fazıl Özsoy, duayen gazeteci Kadir Sabuncuoğlu, Palandöken Gazetesi Başyazarı Mehmet Şener, ERKHABER Yazı İşleri Müdürü Orkun Çizmeli ile gazeteci Sevda İncesu katıldı.
Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nihat Yatkın ile çok sayıda İletişim Falüktesi öğrencisinin katılımıyla Mavi Salon'da yapılan panelde konuşan Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Feridun Fazıl Özsoy, medyanın sorunlarına dikkati çekerken, "Gazetecilikte tekelleşme artarak devam ediyor. Basın bugün 59 yıl geçmesine rağmen birkaç parçaya ayrılmış durumda. Ben yandaş olan medyayı da karşıt olan medyayı da seyretmek istemiyorum. O kadar yanlı yayın yapıyorlar ki. İktidarda mutlaka yanlış yönler vardır ama iyi tarafları da vardır. Basın organları tarafsız yayın yapan medya kuruluşları değil midir? Ama yandaş ya da karşıt medyanın kime ne yararı olacağını bilemiyoruz. Basın elbette özgür olmalı. Ama bunu yaparken kamu yararını gözetmesi gerekir" dedi.
Uzun yıllar Doğan Haber Ajansı'nda Erzurum Büro Şefi olarak görev yaptıktan sonra 45 yıllık mesleğinden geçtiğimiz aylarda emekli olan Kadir Sabuncuoğlu da "Basında çalışma hayatı" konulu konuşmasında medyadaki "yandaş", "candaş" oluşumlarına dikkat çekti. Türk basının özgür habercilik yapamadığına yine medyşaya yansıyan bazı haberlerle dikkat çeken Sabuncuoğlu, "Türkiye süratli bir şekilde medyanın özgürleştiği ortama dönmelidir" vurgusu yaptı.
"Anadolu basını" başlığı altında konuşan Palandöken Gazetesi Başyazarı Mehmet Şener de Türk basının sorunları olduğunu ancak diğer panelistlerin çizdiği karamsar tabloya da katılmadığını vurguladı.
"Erzurum'da spor haberciliği" gündemi altında genç iletişimcilere seslenen ERKHABER Yazı İşleri Müdürü Orkun Çizmeli de özellikle yaygın spor basınında "spor muhabiri" görevinde bulunan kişilerin "kulüp sözcüsü" gibi hareket ettiğini ve özellikle sosyal medyada gerilimi yükseltici davranışlar sergilediğine dikkat çekti. Türk basının genel anlamda "güven" sorunu yaşadığını savunan Çizmeli, "Yandaş ve candaş kavramları maalesef gerçek. Gazeteci tarafsız olmalı ilkesi şu günlerde yerle yeksan edilmiş durumda. Bugün sosyal medyada ya da kendi sayfalarında gazeteciler "bizim mahalle" tabirlerini rahatlıkla kullanıyor ki ben buna katılmıyorum. Gazetecinin tek mahallesi "haber" olmalıdır. Gazeteci haberinde tarafsız olmalıdır. Bu durum spor basınına da yansımış durumda. Spor muhabiri, takip ettiği kulübün sözcüsü gibi hareket ediyor, gerçekleri gizleme çabası içerisine giriyor. Hele sosyal medyada bu davranışları sergileyen muhabirlerin milyon düzeyince takipçi sayısında olması da halkın da bu tür gazeteciden hoşlandığını ortaya koyuyor" dedi.
Erzurum'da spor gazetecisi olmanın zorluğuna da işaret eden Çizmeli, "Maalesef ekonomik sorunlar yüzünden yerel medyada başlı başına "spor muhabiri" kadrosu bulunmamakta. Spor muhabiri aynı zamanda adliye, polis, bürokrasi, belediye muhabirliği de yapmak durumunda kalıyor. Ben de mesleğe başladığımda bu zorlukları yaşadım. Kimse benden spor haberi yapmamı istemedi ama benim spora ve Erzurumspor'a olan ilgim nedeniyle, bir yandan gündem haberlerini yapıyor, fırsat oluşturup mutlaka spor haberlerine de vakit ayırıyordum. Böyle böyle kendimi spor muhabirliğinin içerisinde buldum. Bu nedenlerden ötürü de bugün Erzurum'da spor muhabirliği yapmamış gazeteci yoktur" diye konuştu.
"Kadın gazeteci olmak" konusunu panelde işleyen Sevda İncesu ise meslek hayatının ilk yıllarında teröristlerce kaçırılma "hikayesi"ni genç meslektaşlarına anlattı.
Programın bitiminde panelistlere Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nihat Yatkın tarafından plaket takdim edildi.