İnsan beden ve akıl diğer bir ifadeyle madde ve mana yönü olan varlıktır. Beden yanımız maddi dünyanın, akıl yanımız mana ve ruh dünyasının bir parçasıdır. İnsanı sadece madde yönüyle görenler maddecilerdir. Bu anlayışa katılmadığımızı belirtmek isterim.
Bedenimizdeki diğer organlar gibi gözlerimiz de et parçası bir organdır. Bu et parçası nasıl olur da insanı taciz eder?
Arapça bir sözcük olan tacizin anlamı, karşındaki birisini tedirgin ve rahatsız etmektir. İnsan hem gözleriyle taciz eder hem de taciz olur. İki gözü görme engelli olan insan ne taciz eder, ne de taciz olur. O niyetini, düşüncesini ve isteklerini sözle ifade eder. Sözle taciz olur.
İnsanı rahatsız ve hoşnut etmede gözlerimiz önemli araçtır. Gözler beden yanımızın bir parçası olduğu kadar iç dünyamızın da tercümanıdır.
Anne ve babanın evladına şefkatle bakması sevgi işaretidir. Birisine kızgın halde göz ağartarak bakmamız nefret işaretidir. Kızgın insana gözü dönmüş denir. Ona söyleyin, bir daha gözüme görünmesin!
Birisine ‘gözüme girdi’ dediğimizde beğenimizi, ‘gözümden düştü’ dediğimizde de değersiz olduğunu ifade ederiz.
Göz sadece maddeyi gören et parçası değil, hakikati de görendir. Eğer hakikati göremiyorsa ona gözü kör, gaflet uykusunda denir. Akıl ve ruh dünyası bozulmuş insan gözü sağlam olsa bile hakikati, doğruyu, güzeli ve iyiyi ayıt edemez. Çünkü onun göz terazisi bozulmuştur. Maddi ve manevi/psikolojik yanımızın sağlıklı olması gerekir.
İnsanımıza aileden başlayarak okulda, camide, tiyatroda, kışlada ve basılı ve görsel medyada vereceğimi eğitim; hem beden hem de akıl sağlığını koruyacak biçimde olmalıdır. Özellikle anne ve babalar, öğretmenler, yöneticiler, din görevlileri, komutanlar, medyadaki yazar ve yapımcılar nefret ve düşmanlık yerine sevgi, saygı dilini kullanmalıdır.
Aktif siyasetin içerisinde tepeden tırnağa kadar işbaşında olanlar; kin, nefret ve düşmanlık dilini, gözü dönmüş tavırları kullanmamalıdır. Bu tutum ve davranışlar bizim ne alın yazımız ne de yoldaşımızdır. Cehaletimiz ve önüne geçilmez ihtirasımızdır.
Gerçeği görüp hayretler içerisinde kalarak gözyaşı döken ve ibretler çıkaran gözle; gerçeği ört bas eden, gözü bağlanan ve mühürlenen göz aynı olur mu?
Elbette olmaz.
Yine sevgiyle, merhametle, gözünün içi gülerek bakan insanın gözüyle, kin ve nefretle bakan insanın gözü bir olur mu?
Elbette olmaz.
Özellikle sokak ve caddelerimizde yürüyen insanlarımızın gözlerini takip ediniz; rahatsız edici bakışları mı, yoksa rahatsız etmeyen bakışlar mı daha çok?
Benim kanaatim rahatsız edici bakışlar daha çok.
Sokakve caddelerimiz insanca pek insanca kadın-erkek, yaşlı-genç hemen herkesin birbirini ne gözle taciz etmeden ne de taciz edilmeden, yine ne sözle taciz etmeden ne de sözle taciz edilmeden yürüdüğü ve gezdiği mutluluk ve huzur yerleri olmalıdır.
Bundan ötürü Kuran ve İncil’de gözle taciz etme eleştirilmektedir.
İnanan erkeklere söyle, gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler ve iffetlerini korusunlar; temiz ve erdemli kalmaları bakımından en uygun davranış tarzı budur. [Ve] Şüphesiz Allah onların (iyi ya da kötü) işledikleri her şeyden haberdardır.
İnanan kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar, iffetlerini korusunlar ve açıkta olması gereken yerleri hariç, alımlı yerlerini göstermesinler…... Siz ey iman edenler! Topyekûn günahları terk edip Allah’a yönelin ki, mutluluk ve kurtuluşa erebilesiniz. Nur suresi 30-31 ayetler.
“ ‘Zina etme’ denildiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, bir kadına şehvetle bakan her adam, zaten yüreğinde o kadınla zina etmiştir. Eğer sağ gözün seni günaha sokarsa, onu çıkar at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme atılmasından iyidir. Eğer sağ elin seni günaha sokarsa, onu kes at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme gitmesinden iyidir.” Matta 5. İncil.