Ülkemiz değil tüm insanlık olarak zor günler geçiriyor. Herkesin gözü ve kulağı nereden gelirse gelsin Kovid-19 aşısının bulunmasında. Türkiye’nin aşı bulmada çabası takdire şayan. İnşallah insanlık için biz de varız deriz ve biz de sadece alıcı ve tüketici değil, üreten oluruz.
Bu zor günlerde her zaman olduğu gibi bu salgın döneminde daha da fedakâr, sabırlı, meslek ahlakı ve ettikleri yeminlerine sadık kalarak çalışan sağlık teşkilatı ve tüm çalışanlara teşekkür ederim.
Çember daraldı derken hemen herkesin çemberin içerisinde yer aldığını görüyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın açıklamalarına göre Erzurum, şu anda hasta sayısında büyük artışın içerisinde. Acil hasta sayısında baş sıralardayız. Ülkemizde salgının bu duruma gelmesinde yöneticilerden daha çok biz vatandaşların yanlışları var. Şimdi bize düşen oturup suçlu aramak yerine ne yapmamız gerektiği üzerinde durarak çözümler aramamız gerekir.
Sorduğum doktor arkadaşlarımın salgınla ilgili düşüncelerinden sizler için bir demet bilgiyi sizlerle paylaşmak istedim. Öncelikle sabırlı olmamız, panik, kaygı, korku ve krize yenik düşmemeliyiz. Bu dönemde günlerce evine gidemeyen, çocuklarını göremeyen, her an bulaşıcı virüse yakalanacağım ruh haliyle canla başla çalışan doktorlarımıza, hemşirelerimize, hasta bakıcılarımıza karşı hoşgörümüzü artırmalıyız. Sağlık çalışanlarımız da ölümle burun buruna gelen asabi durumu yaşayan hasta ve yakınlarına karşı anlayışlı ve merhametli olmalılar. Bu durumda karşılıklı yardımlaşmamız, anlayışlı olmamız hepimizin üstesinden geleceği bir tutum sanırım.
Yine mutlaka bana bir şey olmaz demeden maske takmalıyız, karşıdaki insanla fiziki aralığı korumalıyız. Hastalık belirtileri olur olmaz kimseden gizlenmemeliyiz. Zaten ben de bu rahatsızlıklar olur dememeliyiz. El, tırnak, vücut ve elbise temizliğine dikkat etmeliyiz. Alış verişlerde uzun süre kalınmamalıdır. Alış veriş mekân sahipleri bilinçli ve sorumlu davranarak temizliğe ve dezenfektan bulundurmaya özen göstermelidir. Ellerimizi göz, ağız ve burundan oldukça uzak tutmalıyız. Fırsat buldukça eller, burun ve ağız suyla iyice yıkanmalıdır. Çalışma ortamlarında maskemizi çıkarmamalıyız. İmkânımız varsa her gün banyo yapmalıyız, giysilerimizi ve yastıklarımızın yüzünü değiştirmeli ve odamızı havalandırmalı, günlük güneş ihtiyacımızı almalıyız. Özellikle evde gün boyu kalanlar fırsat buldukça fiziki mesafeye uyarak ailesiyle, dostlarıyla güneşlenmeli ve yürüyüşler yapılmalıdır. Devletin aldığı önlemlere uymalıyız.
Düğün ve cenaze merasimlerine katılmak yerine telefonla ve sosyal medya aracılığıyla niyet ve temenniler bildirilmelidir. Geçen yazımda aziz dostumu kovid-19 nedeniyle kaybettiğimi yazdım. Cenazesine ailesi bile katılamadı. Biz de katılamadık. Çaresizlik duygusal davranmamızı değil, aklımızı kullanmamızı gerektirir.
Hastalığa karşı C vitamini önemli bir etken. Limon, sarımsak ve soğan mutlaka sofrada yer almalıdır. Mevsiminde yetişen doğal taze sebze ve meyveler iyice yıkandıktan sonra yenmelidir. Bol sıvı alınmalıdır. Uykuya gelince havalandırılmış bir odada uyunmalıdır. Ciğerlerin düşmanı olan sigarayı dememe gerek yok! Bunu fırsat bilerek bırakmaya da çaba gösterilebilir.
Sevdiklerimizle beraber iyi, güzel ve mutlu bir hayat ellerimizin arasında olduğunun bilincinde olalım. Hep beraber bu acılı ve sıkıntılı günlerimizi birbirimize yardım ederek ve dayanışma göstererek aşacağımıza inancım tamdır. Evrenin sahibi olan Yüce Allah’ın bu felaketi insanlığın üzerinden kaldırmasını dilerim.
NOT: Bir hekim dostumun gelecek nesiller bu salgından yeterince ders çıkarsınlar diye kent meydanına Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin projelendireceği Kovit-19 Anıtı’nın dikilmesini önerdi. Elçiye zeval olmaz. Ne de anlamlı olur. Erzurum bunun öncülüğünü yaparsa insanlığa örnek olur.