Bu yazımı hayatın anlamı üzerine yazmama neden dostum ve düşün arkadaşım Prof. Dr. Ali Kurt’un hiç de beklemediğimiz bir zamanda çok değerli dostlarımızı kaybettiğimiz gibi onun da aramızdan ayrılmasıdır.
Ali Bey, Kovid salgını çıktıktan sonra dördüncü aşısını yaptırmasına rağmen hemen hiçbir kalabalığa girmiyor ve korunuyordu. Ancak zaman zaman Dadaşkent’te sakin bir pastanede buluşup değerli hocalarım Prof. Dr. Samih Bayrakçeken, Prof. Dr. Hacı Ömer Özden ve dostum İsmail Bingöl’le oturup hasret gideriyor, muhabbet ediyorduk. Yine değerli hocam Prof. Dr. Samih Bayrakçeken’le beraber pastanede otururken Ali Bey’i telefonla arayarak davet ettik. Diğer dostlarımız Bursa’daydılar.
-Şu an hastanedeyim, hastayım, gelemem sizi sonra ararım dedi.
Selamlarımızı ve şifa dileklerimizi bildirdik. Son kez sesini duyduğumuz buydu. Bir daha arayamadı. Birkaç defa aradım ulaşamadım.
Sonra hastaneye yattığını ve entübe olduğunu öğrendik. Sonuç iyiye gidiyor diye zaman zaman haber alıyorduk.
“(Ey Muhammed) senden önce de hiçbir insana ölümsüzlük vermedik. Sen öleceksin de onlar temelli mi kalacaklar? Ölümü herkes tadacak. Denemek için sizi kötü ve iyi durumlarla imtihan ederiz. Sonunda bize geleceksiniz. ”34/35 Enbiya.
Hz. Muhammed’e ölüm fermanını yerine getiren Ölüm Meleği, Ali Bey’den de görevini esirgeyemezdi, esirgemedi. Yüce Allah’ın emriyle Ölüm Meleği sessizce Ali Bey’in yanına sokulup bu fermanı yerine getireceğini bildirdi ve aramızdan aldı.
“O, hanginizin daha güzel iş işleyeceğinizi/amel yapacağınızı sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” Mülk /2.
Evet, Ali Bey hocamız “güzel, iyi ve doğru iş işleyenler” ilahi sözüne uygun bir hayat yaşıyordu. Mesleğini çok seviyordu. Hekimlikte çok başarılıydı. Odasında ziyaretin kısa tutulmasını hal ve tavırlarıyla belli eder, uzun uzun söze değil, işine önem verirdi. İdeolojik bir kişiliğe sahip değil, gerçeğin araştırıcısı, dost canlısı, açık sözlü bir kişilikti. Felsefeden doktora yaptığını söylediğinde çok mutlu olmuştum. Takdirlerimi ifade etmiştim. Aristokrat bir duruş sergilemesine rağmen alçak gönüllüydü. Hayatını çeşitlendirerek dopdolu bir hayat yaşadı. Kalem ehliydi. Yayınladığı eserlerini her fırsatta bana takdim etti. Erzurum tarihi üzerine yazıları ve sohbeti çok doyurucuydu. Asla duygusal davranmaz, gerçekçi bir kişiliği vardı. Erzurum tarihi üzerine daha çok yazacak ve yayınlayacak eserleri vardı. Öylece kaldı.
Biricik oğlu Murat Berk Erzurum Anadolu Lisesi’nde öğrencim oldu.
Eşi Sema Hanımefendi’ye, biricik kızı Neşe ve oğlu Murat Berk’e sabır dilerim. Binlerce hastaya şifa kaynağı olan, onların duaları alan bir babayı ebedi yolculuğa uğurlamanın derin hüznü yanında iftihar duygularını da yaşamalıdırlar.
Allah rahmet etsin. Onu hep iyilikleriyle, yazılarıyla, eserleriyle hatırlayacağız.
Ali Bey’in vefatı nedeniyle hayat hakkında aşağıdaki soruları hem kendime hem de sizlere sorma ihtiyacı hissettim.
Sizleri sorularla baş başa bırakacağım. Cevaplarımız herkesin kendisinde saklıdır.
Hayat hakkında görüşünüz nedir?
Şimdiye dek yaşadığınız hayatınıza nasıl anlam veriyorsunuz?
Bundan sonra nasıl bir hayatı yaşamak istersiniz?
Kimin için yaşıyorsunuz?
Kendinize ayırdığınız zaman sözünden ne anlıyorsunuz?
Hayatınızın hiç muhasebesini yaptınız mı?
Hayatta yaptıklarınızdan dolayı vicdanınız uykuda mı yoksa uyanık olarak vicdan azabı içerisinde misiniz?
Hesabı verilen bir hayatın sahibimiziniz?
Hayatınızdan kimler neler çaldılar?
Kimlerin hayatını yaşanmaz hale getirip, zehir ettiniz?
Hayatı değerli yaşamayı öğrenme çabası içerisinde misiniz?
Hayatı uzun ve kısa yaşamak ne demektir?
Hayatınızda sizce değerli yaşadığınız günlerin daha iyisini yaşayamaz mısınız?
Başkalarının hayatını överek, putlaştırarak ve onları ilahlaştırarak mı ömür geçiriyorsunuz, yoksa erdemlere dayanarak kendi hayatınızı mı yaşıyorsunuz?
Hayatın seyircisi mi, yoksa hayatın içerisinde özne olarak yaşayanı mısınız?
Yaşadığınız hayata imrenen ve örnek alan insan var mı?
Hayatta güzel, iyi ve doğru bir hayat sürmeyi gelecekte mi yoksa bugünden tezi yok yaşamayı mı düşünüyor musunuz?
Ölümden korkuyor musunuz?
Yaşadığınız faziletli hayatla mutluluk yurdunda (cennette) ölümsüzlük içerisinde varlığınızı sürdüreceğinize inanır mısın?
İnsanların iyiliği için üzerinde adınız yazılı olan kitap, okul, çeşme, hastane, gösterişten uzak sade bir mescit, kütüphane ve köprü gibi eserlerinizin olmasını ister misin?
Hayatınızda insanların geçimine, yaşamasına sebep olan rızık kapısı oldunuz mu?
Öldüğünüz gün mü unutulacaksınız yoksa çağları aşan bir zaman diliminde hatırlanacak mısınız?
Ölümü kabullenmek çok zor. Ancak ölüm inkâr edilmeyen bir gerçektir.
Tekrardan Ali Bey hocama Yüce Allah’tan rahmet, kederli ailesine, sevenlerine ve dostlarına sabır ve metanet diliyorum.