Hınç kelimesi dolu, dopdolu anlamının yanında öç alma duygusu ile dolu öfke, kin, kızgınlık anlamında da kullanılır.
Aşırı kalabalığı ifade etmek için;“ Meydan hıncahınç insan doldu,” deriz.
Yine; kötü bir davranış veya sözü cezalandırmak için kötülükle karşılık verme isteğini ve intikam duygusunu ifade etmek için de; “ hıncını aldı, hıncını çıkardı,” denir. “
Alman filozofu Max Scheller’in ifadesiyle: “Hınç: zihnin karanlık dehlizlerinde gezinen, egonun eylemlerinden bağımsız bastırılmış bir gazap duygusudur. Hınç zihnin kendini zehirlemesidir.”
Hınç, nefret ya da başka düşmanca duygulanımların tekrar tekrar yaşanması yoluyla şekillenir ve içeride dürülür.
İnsanda hınç, intikam isteği, nefret, kötü niyetlilik, haset, kara çalma dürtüsü ve küçük düşürücü tutum ve kin gibi duyguların ortaya çıkmasının nedeni; normal insani duyguların bastırılmasıdır. Normal insani duygular yaşanmayınca anormal duygular insanı çevreler. Bu hal insanın hastalıklı halidir.
Hıncın bir diğer kaynağı haset, kıskaçlık ve rekabet hırsıdır.
İntikama susamışlık hıncın en önemli kaynağıdır.
Küçümseme, kusur arama hınç duygusunun dayanağıdır.
İnsan içerisinde kat kat dürülmüş yumak gibi saklanılan hıncın, kinin derecesi dışa yansıttığımız göz ağartma, yumruk sallama, kızgınlık halinde kendine yetememe tavır ve davranışlarımızdan kat kat fazla olabilir. Bu nedenden ötürü kindar insanın elindeki güçten korkmalıyız. Elindeki iktidarı ve gücü almaya kalktığınız zaman bırakın bizi Roma’yı bile yakar. Tarih buna şahittir. Savaşların çoğu bu intikam ve hınç duygusuyla çıkarılmadı mı?
Maddi ve kanun gücüne dayanan kindar insanlardan kendimizi ve çocuklarımızı sakınmamız gerekir. Bu tür insanlara da güvenerek geleceğimizi teslim etmemeliyiz.
Eğer intikam dürtüsü içerisinde saklanılan kin tutma tatminsiz kalırsa kişi kendi kendisini içten içe yer bitirir. İlk fırsatta hıncını ve kinini kusar.
Aşırı alınganlık da gerçekte intikam hırsıyla dolu bir karakter belirtisidir.
Kindar kişi her zaman kendine nesneler arar ve saldırıya geçer. Buna fırsat vermemek gerekir.
Aile büyüklerinin, siyasilerin, yöneticilerin, maddi ve kanun gücünü elinde bulunduranların gelecek kuşaklara hınç duygularını aşılamaları kadar kötü miras olamaz.
Çünkü hınç ve kin hastalıklı bir ruh halidir.
Bundan ötürü Kuran’da geçen ayetlere batığımız zaman gönülden Yüce Allah’a inanan insanda değil, inancında hastalıklı olan ruhlarda hıncın ve kinin olduğunu görmekteyiz.
Ey iman sahipleri! Kendi dışınızdakilerden/seviyenizin altındakilerden bir kimseyi sırdaş edinmeyin. Sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler. Size sıkıntı verecek şeyi pek severler.Ağızlarından nefret ve öfke taşmaktadır. Göğüslerinin saklamakta olduğu ise daha büyüktür. Eğer aklınızı işletirseniz Allah size ayetlerini açık-seçik göstermiştir. Ali İmran, 118.
"Biz Hristiyan’ız" diyenlerden de antlarını almıştık; derken bunlar da uyarıldıkları gerçeklerin birçoğunu unuttular. Biz de aralarına, kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin bıraktık. Yarın Allah, onlara ne sanatlar yaptıklarını bildirecektir. Maide Suresi, 14.
Yahudiler dediler ki: "Allah'ın eli bağlıdır." Kendi elleri bağlandı/elleri bağlanasıcalar! Söylemiş oldukları yüzünden lanetlendiler. Söylediklerinin aksine, Allah'ın iki eli de alabildiğine açıktır; dilediği gibi bağışta bulunur. İnan olsun ki, Rabbinden sana indirilen, küfür ve taşkınlık yönünden onları iyice azdıracaktır. Onların arasına, ta kıyamet gününe kadar düşmanlık ve nefret atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yaksalar, Allah onu söndürür de onlar yeryüzünde yine bozgunculuğa koşarlar. Ama Allah, bozguncuları sevmez. Maide Suresi, 64.
Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.” Haşr Suresi, 10.
İbrahim ve onunla birlikte olanlarda size güzel bir örnek vardır. Hani kendi kavimlerine demişlerdi ki: "Biz, sizlerden ve Allah'ın dışında taptıklarınızdan gerçekten uzağız. Sizi (artık) tanımayıp-inkâr ettik. Sizinle aramızda, siz Allah'a bir olarak iman edinceye kadar ebedi bir düşmanlık ve bir kin baş göstermiştir." Ancak İbrahim'in babasına: "Sana bağışlanma dileyeceğim, ama Allah'tan gelecek herhangi bir şeye karşı senin için gücüm yetmez." demesi hariç. "Ey Rabbimiz, biz Sana tevekkül ettik ve 'içten Sana yöneldik.' Dönüş Sanadır." 'Mümtehine Suresi, 4.
Kevser Suresi, 3. Ayette de: Doğrusu, asıl ebter (soyu kesik) olan sana kin duyandır.
Bu ayetlerden de anlaşıldığı üzere Kuran’ın ruhunu kendi ruhuyla barıştırmış bilge ve gerçek inanmış insan Yunus Emre şöyle seslenir:
Biz kimseye kin tutmayız
Ağyar bile dosttur bize
Nerde ıssızlık varise
Mahalleyi şardır bize
Adımız miskindir bizim
Düşmanımız kindir bizim
Biz kimseye kin tutmayız
Cümle âlem birdir bize
Dünya haramdır hamlara
Lakin helaldir haslara
İçinde sevgi olmayan
O dünya murdardır bize
Yunus eydür ya hak deriz
Hakkı cemalde ararız
Dergâhına yüz süreriz
O gülü gülzardır bize
Ağyar; yabancı.
Şar; kent, belde.
Gülzar; gül bahçesi.
Ben de bu anlayışla 2019 yılını bedenimizde, evimizde, köyümüzde, kasabamızda, kentimizde, ülkemizde ve dünyamızda mutluluklara, iyiliklere ve güzelliklere neden olması dileğiyle en içten dileklerimle kutlarım.