ERKHABER / ERZURUM - 17 Mart Salı günü saat 11.15‘de TRT Erzurum Radyosu’nda Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi değerli hocamız Prof. Dr. Samih Bayrakçeken “Motivasyon ve Öğrenci Başarısı” konulu bir konuşma yaptı. Ben de bu konuşmayı dinledim. İstedim ki bu konuyu okurlarımla da paylaşayım. Bu bilgileri sizlerle paylaşmama müsaade eden hocama teşekkür ederim.
Program yapımcısı Bayrakçeken’e motivasyon ne demektir diyerek programı başlattı. Bayrakçeken öncelikle kendilerini konuşmacı olarak davet eden TRT’ye, topluma hizmet çalışmaları konusunda tüm öğretim elemanlarını motive eden Atatürk Üniversitesi Rektörüne, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dekanına ve tüm çalışma arkadaşlarına teşekkür ederek konuşmasına başladı.
Bayrakçeken, motivasyon kavramının daha iyi anlaşılması için şu soruları sordu:
Yaptığımız şeyleri neden yapıyoruz?
İnsan davranışları nedensiz midir?
Bazı öğrenciler çok başarılıyken bazıları neden daha az başarılıdırlar?
Bazı öğrenciler neden sınıfa geç gelip erken terk ederken, bazıları erkenden gelerek geç terk etmektedirler?
Bu soruların cevabını motivasyon ya da Türkçe söylenişiyle güdülenme kavramında bulmaktayız. Son derece geniş anlamları içerisinde barındıran motivasyon kavramı; bakış açısına, disipline ve tanımı yapan kişiye göre birçok tanımı bulunmaktadır.
Bayrakçeken, motivasyon kavramını birkaç tanımla tanımladı.
Motivasyon, fiziksel ve psikolojik ihtiyaçların karşılanması için faaliyetlerin başlatıldığı, yönlendirildiği ve sürdürüldüğü bir süreçtir.
Bir başka tanımı ise: düşünme, hissetme ve davranış biçimini değiştirmenin bir yoludur.
Yine motivasyon, kişilerin belli amaçları gerçekleştirmek için kendi arzu ve istekleriyle davranmalarıdır.
Motivasyon davranışa yön veren güçtür. Motivasyon hedeflerimize ulaşmaya, daha tatmin edici hissetmeye ve genel yaşam kalitemizi artırmaya iten şeydir. “Yapılırken heyecan duyulmayan işler başarılamaz.” Ralph Waldo Emerson
Hacı Bektaş Veli de insanın ne kadar yüksek bir potansiyele sahip olduğunu ifade etmek için, “Her ne ararsan kendinde ara” sözüyle ifade etmektedir.
Başka bir ifadeyle motivasyon bir amacımızı gerçekleştirmek için coşkuyla harekete geçmektir. Motivasyon enerji demektir, sevgi demektir, sabır demektir, coşku demektir, huzur demektir, üretim demektir, kalite demektir.
Atalarımız ne güzel demiştir: “Nerede hareket orada bereket.” “İşleyen demir ışıldar.”
Bu tanımlarda anlaşılmaktadır ki, insan davranışları nedensiz olmayıp, istekleri, arzuları, ihtiyaçları, değerleri, algıları, dürtüleri ve inançları kapsar.
İnsan arzu ve istekleri dahası hayalleri sınırsız olduğundan motivasyon da devam eden bir süreçtir. İnsan hareket eden bir varlık olarak yaratılmıştır. Çünkü insan biyolojik yapısı, çevre, bilgi ve duygusu ile davranışlarını gerçekleştirmektedir. Bu nedenlerden ötürüdür ki insanlar farklı tür ve düzeyde motivasyon davranışları sergilemektedir.
Bayrakçeken örnek olarak da şu örneği verdi: Dünya tarihini öğrenmeye çalışan iki öğrencilerden biri yüksek not almak için çalırken, diğeri içten gelen öğrenme isteğinden dolayı öğrenmeye çalışmaktadır.
Yine motivasyonu daha iyi anlamak için Bayrakçen, içsel ve dışsal motivasyon olarak ikiye ayırdı.
Dışsal motivasyon; ödül veya ceza olarak yani “havuç” ve “sopa” ile gerçekleşmektedir. Öğrenciler için not, genellikle çalışanlar için de maaş motivasyon kaynağı olmaktadır.
İçsel motivasyon ise daha kalıcı olması nedeniyle dışsala tercih edilmektedir. İçsel motivasyonda birey dış ödül ya da korkuyla değil, içinden gelen arzu ve istekle motive olmaktadır. Yani içsel motivasyonda yapılan iş, ödül olmaktadır. Örnek olarak matematiği seven bir öğrencinin motivasyon kaynağı matematiği sevmesidir.
Radyo programcısı ikinci soru olarak motivasyonun önemini sordu. Bayrakçeken şu cevabı verdi: Eğitimci Terrell H.Bell der ki; “Eğitim hakkında hatırlanması gereken üç şey vardır. Birincisi motivasyon, ikincisi motivasyon, üçüncüsü motivasyon.”
Ayrıca çok sayıda yapılan bilimsel araştırmalar ortaya koymaktadır ki; çok başarılı insan ile az başarılı insan arasındaki temel fark, çok yeterli bir motivasyona sahip olmak ya da olmamakla ilgilidir. Thomas Browne: “Aradığınız tüm mucizeler içinizdedir.” sözü bunun en güzel ifadesidir.
Bir otomobil en ileri teknolojiyle üretilse bile hareket etmesi için enerjiye ihtiyacı vardır. İnsanlarda ne kadar yetenekli, becerikli, bilgili olursa olsunlar motivasyon yoksa yani onları isteklendiren, harekete sevk eden bir motivasyon unsuru yoksa bir davranış ve hareket göstermeyecektir.
Motivasyon herkes için önemlidir. Günlük hayatımızı motivasyon olmadan mutlu bir şekilde yaşayamayız. Motivasyon düşünme, hissetme ve davranış biçimimizi değiştirmenin bir yoludur. Örneğin okullarda öğrenci başarılarının artırılması, okul bırakma olaylarının azaltılması, öğrenci ve öğretmenlerin daha mutlu olması için birinci derecedeki neden motivasyondur.
Yine eğitim, sağlık, spor, kurum ve kuruluşların yönetimi ile iş yerlerindeki verimli çalışma ve iş barışı için de kritik faktör motivasyondur.
Örneğin bir kişi zayıflamak için diyet yapacaksa, hedef koyup, sabırla ve sebatla bu hedefini gerçekleştirecektir. Çünkü hedefe ulaşma insan için bir arzudur. Motive olmuş davranışlarda; enerjiklik, yoğun gayret, hedefe odaklanmışlık ve kararlılık belirgin özelliklerdir.
Üçüncü olarak Bayrakçeken’e şu soru yöneltildi.
Öğrencilerimizin öğrenme motivasyonları nasıl artırılabilir?
Eğitim üç önemli ayak üzerine oturmaktadır; öğrenci, öğretmen ve aile. Her üçüne de önemli görevler düşmektedir.
Bayrakçeken, velilerin öğrencileri motive etmek adına yaptıkları bazı yanlışlara parmak bastı. Çocuklarını başka çocuklarla mukayese etmemek.
Yaşanmış bir kıyaslama örneği olarak şu örneği verdi: Hamam işletmekte olan bir baba, çocuğuna kızarak komşuları olan albayın çocuğunun notları çok yüksek, seninki neden düşük, niçin çalışmıyorsun? dediğin çocuk da karşı kıyaslamaya geçerek babasına: Sen niye albay olmadın da hamamcı oldun” şeklinde cevap veriri. Bu çocuk sonradan ilçe milli eğitim müdürü olmuştur. Demek ki bu türden yargılayıcı davranışlar öğrencilerin karşı yargılamasına neden olmaktadır. “Yargılamayınız ki yargılanmayasınız.” sözü de bu durumu ne güzel ifade etmektedir.
İnsan hayatında öğüt ve nasihat yerinde olursa güzeldir. Çocuklarımıza zaman zaman deneyimli birisi olarak öğüt vermek yararlı olabilir. Ancak bu sık ve bıktırıcı olursa ters teperek, yararlı olmaz.
Öğrenciye parmak sallamak, gelecekle ilgili derin kaygı uyandırmak, korku salmak motivasyonu artırmayıp azaltır. Örneğin, böyle çalışırsan fen lisesini rüyanda görürsün!
Tehdit etmek de kaygıyı derinleştirmekten başka işe yaramamaktadır. Dışarıya çıkmasına izin vermemek, istemediği okula göndermek, telefonunu elinden almak gibi.
Ebeveyniler zaman zaman kendi hayatlarından örnekler verebilirler. Ancak bunu sıklıkla yapmaya kalkarlarsa çocuğun motivasyonu üzerinde olumlu bir etkisi olmayacaktır. Çocuğumuz bizim ne rakibimiz ve ne de düşmanımızdır.
Sürekli ders çalış demek yine fayda yerine zarar verir. Güvendiğini sürekli söylemek baskıya dönüşmektedir. Bu durum belki çalışma motivasyonunu düşürmez ama sınav kaygısını artırır. Çocuk sınav esnasında sürekli babasının baskısını hatırlayarak başarısı düşecektir.
Motivasyonda hedef elbette önemelidir. Bunu yukarıda belirtmiştik. Ancak çocuğun kapasitesini aşan bir yüksek hedef onun çalışma motivasyonunu düşürecek ve öz güvenini sarsacaktır.
Ailelerin yapması gerekenler ise kısaca çocuklarını iyi tanımaları, birlikte plan yaparak kararlar alıp bu kararları takip etmeleri, çocuklarına güzel sıfatlar vermeleridir.
Konuşmasının son sözleri olarak Bayrakçeken hocamız, değerli öğretmenlerimizin zaten bu işin uzmanı olduklarından onlara yönelik çok fazla bir şeyler söylemeye gerek olmadığını ifade ederek, veli ve öğretmenlerin yanında toplumdaki tüm yetişkinlerin çocuklarla diyaloglarında motivasyonun en önemli faktörü olan öz yeterliklerini kaybettirmemeleri, onlara değerli olduklarını hissettirmelerini belirtti.
Bayrakçeken, hayatta her türlü diyalog ve ilişkide üç “s” diye nitelendirdiği “sabır, sevgi ve saygının” ön planda tutulmasının çok önemli olduğunu ifade etti.
Ben de bu düşüncelere ilave olarak en büyük eksikliklerimizden birisi de; yapılan işlerde birçok zaman emeği küçümseyerek bırak takdir ve teşekkür etmeyi en acımasızca hak etmediği eleştiri alışkanlığımızdır. Bu alışkanlığımız insanımızın şevkini, heyecanını, çalışma isteğini ve kısaca motivasyonunu yok etmektedir. Bu yüzden en önemli varlığımız olan nitelikli insan kaynağımız heba olmaktadır.
Atatürk’ün , yakılmış, yıkılmış ve bütün umutların yitirildiği bir durumda yüksek bir motivasyonla çıkıp milletini motive ederek bağımsız, onurlu ve şerefli bir devlet kurmuş olması buna en güzel örnektir. Bu da gösteriyor ki, yüksek motivasyonla ülkemiz insanı ne mucizeler ortaya koyabilmektedir.
Annesine, babasına dahası Yüce Allah’a şükretmek ne güzel bir davranıştır. Rahman suresi ilk 4 ayetlerinde Yüce Allah’ın insana Rahman sıfatını öne çıkararak Kur’an’ı öğretmesi ne güzel bir örnektir.
“Rahman, Kur’an’ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona açıklamayı/konuşmayı öğretti.”
Hayatımızda erdemli işler yapmamıza iki temel motivasyon nedeni vardır: Hayatta olmamız gerçeği ve ölüm gerçeği.
“O, hanginizin daha güzel barışçı iş yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” Mülk, 2.
Not: Dünyayı saran korona virüs salgınıyla başa çıkmamız için devletimizin önerdiği tedbirlere uymadaki motivasyonumuzu yüksek tutmamız gerekir. Böylece bu salgının ülkemizde en kısa zamanda önlenmesi amacına inşallah ulaşılacaktır.
Tüm insanlık ailesine geçmiş olsun.
Çok güzel ve faydalı bir yazı oldu Hocam. Çok teşekkürler
Motivislamcorona konulu yazınızı okudum. Teşekkür eder, yenilerini beklerim.
Motivislamcorona konulu yazınızı okudum. Teşekkür eder, yenilerini beklerim.