Dünya kupası maçlarının ev sahipliğini müslüman bir ülke Katar yapmakta. Futbola ilgi duyan biri olarak maçları ilgi ve beğeniyle izlerken, öte yanda inşa edilen çok görkemli stadyumlara şaşkın bir hayranlık duymamak (!) mümkün değil. Ama çok hayıflandım.
Turnuvanın sona ermesinden sonra, yüz ölçümü 11 bin kilometre kare, nüfusu 2 milyon kadar olan ve dünyanın 4.büyük petrol zengini bu küçücük ülkede, su gibi hesapsızca harcanan paralarla yapılan ve çok muhtemeldir ki, atıl gibi kalacak böylesine muhteşem tesisler ve böylesine devasa stadyumlar nasıl kullanılacak çok merak ediyorum doğrusu?
Dünyanın en geri, en muhtaç ve en yoksul 50 ülkesinden maalesef 22'si islâm ülkeleri. Bu geçici ihtişam, bu depdebe ve bu kadar şaşaa karşısında bir tarafta alabildiğine zengin ve para harcamaya yer bulamayan müslüman Katar ve diğer tarafta yoksulluk içinde geçime muhtaç zavallı 22 islâm ülkesinin hâl-i pür melâlini bir an olsun düşündüm. Nazım'ın; çok acımasız insanlığa ve çok duygusuz varlıklı ülkelere seslenen şu mısralarını hatırladım.
Bir öyle şaşılası
dünya ki burası
bollukla ölüyor
Kıtlıkla yaşıyor
varoşlarda hasta, aç kurtlar gibi
insanlar dolaşıyor
ambarlar kilitli
ambarlar buğday dolu
Tezgâhlar
ipekli kumaşla dokuyabilir
Topraktan güneşe kadar giden yolu
İnsanlar yalın ayak
insanlar çıplak
Bir öyle şaşılası dünya ki burası
Balıklar kahve içerken
Çocuklar süt bulamıyor
İnsanları sözle besliyorlar
Domuzları patatesle