Ligin kalan maçları için yol haritamızı çizme adına son derece önemli bir maçtı Göztepe karşılaşması...
Yasin-Halil ikilisiyle rakiplerine korku salan İzmir'in Sarı Kırmızılı ekibi karşısında en büyük silahımız takım savunmamızın güçlü oluşu, handikapımız da savunmanın bel kemiği Lokman'ın cezası nedeniyle oynamayışı ve gol sıkıntımızdı...
Maça, ev sahibi olmamıza rağmen oldukça temkinli ve dikkatli başladık.
Strateji belliydi, önce durdurup, sonra vuracaktık...
Tam da düşündüğümüz gibi oldu, Göztepe topla oynuyordu ama bal yapmayan arıdan bir farkları da yoktu...
Zaman zaman Halil'in etkili driplingileri dışında çok da etkili olamadı İzmir temsilcisi...
İlk yarım saatte bir kez tehlikeli geldiler onda da Egemen'i geçemediler...
Erzurumspor ise Scuk-İbrahim Akdağ-Taylan üçlüsüyle orta sahada rakibini bozmayı başarmış ancak Sunu'nun dirençsiz futbolu yüzünden bir türlü rakip kaleye gidemeyen bir görüntü içerisindeydi.
Maçın 13'ncü dakikasında Özer'in kişisel gayretiyle gole yaklaşsak da, rakip oyuncunun cezaalanı içerisindeki elle oynamasını Hüseyin Göçek de VAR hakemleri de izlemekle yetindiler...
Bu pozisyondan sonra bir kez daha haykırdık: VAR NİYE VAR?!
Orta sahada sıkışmış oyunda iki tarafın da gol bulma şansı adeta yokken, İbrahim Akdağ'ın 30 metreden Beto'nun koruduğu kaleye gönderdiği füzeyle bir anda 1-0 öne geçtik...
Açıkçası böyle bir golün dışında topu filelerle buluşturma şansımız yok denecek kadar azdı...
İkinci yarının hemen başında bu sezon belki de ilk kez bu kadar çok takım oyunu oynamaya gayret gösteren Emrah Başsan'ın harika pasında arka direkte topla buluşan Taylan ile bu sezon ilk kez Erzurum'da 2 gol bulmanın sevincini yaşıyorduk...
Skoru 2-0'a getirdikten sonra topu Göztepe'ye verip, 3'ncü golü aramaya başladık...
Başladık başlamasına ama Sunu'nun her geçen dakika fizik olarak oyundan düşmesi, stoperlerle mücadele edememesi yüzünden, kontraataklarımız başlamadan bitiyordu.
Göztepe'nin tüm atakları da Egemen-Acka ikilisince bertaraf ediliyordu...
2-0'dan sonra takım savunmasıyla artık adından söz ettiren takımımızın maçı vermeyeceğinden emindik ve öyle de oldu. Uzatmanın son saniyelerinde biraz da "maç bitti" düşüncesiyle oluşan ciddiyetsizlik yüzünden talihsiz bir gol yesek de maçı 2-1 kazanıp, puanımızı 11'e taşıdık...
Bu galibiyet, 3 puandan çok daha fazla anlam taşıyan bir galibiyetti...
Ve bu galibiyette, sahada savaşan tüm futbolcular kadar, takımlarına muhteşem bir destek veren taraftarların da büyük rolü vardı. Kasımpaşa maçından 7 bin kişinin cezalı olduğu maçta tribünleri büyük ölçüde dolduran ve maç bitene kadar da hiç susmayan taraftarları ve bize bugün galibiyet sevinci yaşatan futbolcuları, tıpkı teknik direktör Mehmet Özdilek'in yaptığı gibi ben de ayakta alkışlıyorum...
Kritik bir virajı Allah'a şükürler olsun ki kazasız-belasız döndük ve yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz. Ancak yolumuz çok zorlu ve çetin. Sırada Antalyaspor maçı var. Bu maçı da kazanıp, ilk yarı bitene kadar toplayabileceğimiz en yüksek puanları toplamamız gerekiyor. Bunun için de bugün olduğu gibi kenetlenmemiz gerekiyor.
Bugün gördük ki, bütünleştik mi, bu ligde yenemeyeceğimiz takım yok...