Bahar ayında kar yağışı altında uğurladık seni Ömer ağabeyi.
Ne diyordun şiirinde “Önce kar kalkacak şehrinden, sonra ben”
Evet bu dünyadan bir Ömer Nazmi geçti. Duruşuyla, tavrıyla, hayata bakışıyla, adam gibi bir adam geçti bu dünyadan.
Dünyası yazdığı makaleler ve şiirleriydi.
Eğilmeden bükülmeden, kitabın ortasından konuşurdu her şeyi.
Girdiği her ortamda “Ben sosyalistim” diyerek söze başlardı, Herkes ne olduğunu bilsin diye.
Yalnız bir adamdı. Hasta validesine uzun yıllar tek başına baktı.
Çok severdi annesini.
Annesinin ölümünün üzerinden bir ay geçmeden, O’da yanına gitti çarçabuk.
Çağımız edebiyat dünyasının önemli isimlerinden biriydi. Kendine has üslubuyla yazdığı şiirlerini, öykülerini "susku" kitabında topladı.
Daha çok yazacak şiirlerin vardı…
Daha çok ağlayacaktık, şiirlerini okurken…
Önümüzdeki ay Ankara’ya gidecektik, anlatırken gözlerinin dolduğu torununu sevecekti.
Çok acele ettin be Ömer ağabeyi…
Hayatın acımasız yüzünü çok kez görmüştün, talih hiç gülmemişti sana. Saçın ve sakalındaki akların, yüzündeki çizgilerin her birinin hikayesi vardı.
20 yıllık dostluğumuzda çok anı biriktirdik, bu şehrin her köşesinde bir hikayemiz var anlatılacak. Ben artık O hikayelerle yaşayacağım seni. Unutulacağını sanma; Ne iyi adamdı diyerek yad edeceğiz seni. Sensiz içmeyeceğiz artık, bir kadeh de senin için dolduracağız, oturduğumuz her akşam.
Şirinde dediğin gibi;
“Fırtına çekecek elini saçlarımızdan,
Çekilecek seher yeli.
Bozulacak tan yunağındaki keyfimiz.
Yağmursuz kalacağız.
Sağanakları özleyeceğiz ardından.
Bir çisentiye soyunacağız sokaklarda.
Boşuna bekleyeceğiz gök kuşağını.”
Bakışlarımızı kimse almayacak,
Gözümüzde kalacak hevesimiz.