Sinan ÖZÇAYLAK Yazdı / BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
Erzurum’un dünya çapında bir kış turizm merkezi olabilmesi sadece tesisleşme ve otel sayısıyla olmaz. Bunlara paralel reklam çok önemlidir. En etkili reklam yolu ise uluslararası düzeyde bir spor organizasyonuna talip olmak ve bu sayede bütün dünyaya dağın, tesislerin ve şehrin tanıtımını yapmaktır.
2011 yılında Erzurum’da Dünya Üniversiteler Kış oyunları yapıldı. Öncesi, sonrası ve organizasyon sürecinde bırakın Erzurum’u ülke olarak top yekûn bir heyecan ve mutluluk içerisindeydik. Hükümet öyle bir kesenin ağzını açtı ki belki de UNIVERSIADE tarihinde bu kadar maliyeti yüksek bir organizasyon yapılmamıştır. Bu heyecan doğal olarak abartı ve beraberinde israfı doğurdu. Her şeye rağmen Ülke olarak bu işten yüz akımızla çıktık.
2017 EYOF’u Bosna Hersek yapamayacağını belirtince, hadi biz yaparız diye bir büyük organizasyona daha talip olduk. Aslında Türkiye’de bu konuda Erzurum’un alternatifi olsa bunu Erzurum’a vermezlerdi ya! Hadi öyle olsun.
Böylesi büyük organizasyonlara talip olmuş ülkelerin sportif bir başarısından ziyade organizasyondaki başarısı dikkate alınır. Şöyle ki, ulaşımdan müsabakaya, konaklamadan eğlenceye kadar her şey ayrıntıda hesaplanarak hata yapmamak çok önemlidir.
Hele bir de açılış programı vardır ki organizasyonu yapan her ülke bunu farkındalık yaratabilme ve kültürel tanıtım adına bir fırsata dönüştürür. Bütün sporcular ve ekranları başındaki milyonlarca insan büyük bir heyecanla açılış programındaki sürprizlere odaklanır. Çünkü açılış programını milyonlara izletebilme fırsatı söz konusu iken, yarışmaları yüzlerce ya da en fazla binlerce insana izletebilirsin.
Buraya kadar bir varmış!
Şimdi, asıl anlatmak istediğimiz EYOF organizasyonundaki bir yok muşları sıralayalım. Biz soralım siz okurken kendiniz cevap verin.
Yapılan işin önce şeklini ve sonrada gösteride yapılan rezilliği sizlere anlatalım.
- Böylesi bir organizasyon için açılış programı ihale edilmemiş, bir firmaya peşkeş çekilmiştir. Programın hazırlığı için firmanın yeterli zamanının olmayışı bilinmesine rağmen bile bile lades denilmiştir.
- 30 bin kişilik stadyumun boş kalacağını bilinmesine rağmen, seyirci katılımını sağlamak için gayreti bir yana bırakın, insanların gelişini engellemek için her türlü zorluk yaratılmıştır. Acaba tribünlerin boş olması "bakın işte Erzurum bu organizasyonları hak etmiyor, beceremiyor, Erzurumlular spora sanata vs. değer vermiyor" algısı yaratıp, artık Erzurum’da bu organizasyonları yapmayalım. Hesabı mı arka planda yatan sebep diye düşünmeden geçemiyor insan.
- Tam da dünyanın gözünde terörle yaşayan bir ülke imajı varken bu imajı yok etmek adına o tribünler tıklım tıklım dolsa, ülkemizin güzellikleri ve gücü programa yansıtılsa, bu durum bir fırsata dönüştürülse idi daha güzel olmaz mıydı? Hadi Cumhurbaşkanının yurt dışı programı var Şöyle bir hayal edin Başbakan, Bakanlar, Erzurum milletvekilleri, bürokratlar, spor camiası, basını ve Erzurum halkı tribünlerdeki yerini almış olsaydı. Türk milletinin tarih sahnesine çıkışı, dünya tarihindeki hikâyesi ve Modern Türkiye Cumhuriyeti kültürel bir akışla sahnelense duygusal temalarla birlik ve beraberliğimiz bütün dünyaya izletilse idi kötü mü olurdu? Konuyu başka bir açıdan ele aldığımızda; be kardeşim madem bu organizasyon önemsiz ise bu kadar masraf, bu kadar zaman kaybı, hatta Erzurum esnafının bu kadar zararının hesabını Allah sizden sormaz mı?
- EYOF resmi tören bölümünde konuşmacılar fazla ve konuşma metinleri o kadar gereksizdi ki Avrupa Olimpiyat Komiteleri (EOC) Başkan Vekili Janez Kocijancic tam da amacına uygun olimpizmden bahsetti ve sanki kasıtlı olarak konuşmasını çok kısa tuttu. Tribünler daha gösteri başlamadan boşalmaya başlayınca sunucu bir çığırtkan gibi bunu engellemek için gayret sarf etti.
- İşi alan firma sunumda ne saçmalıklar ve yanlışlıklar yaptı? Size anlatayım.
Kısacası EYOF Ülkemize hiçbir şey kazandırmadığı gibi Erzurum’a da imaj açısından çok şey kaybettirdi. Ülke adına bir iş yapılırken sorumluluk sahiplerinin sorumluluğunu yerine getirmemesi yada beceriksizliğinin faturasını başkalarına ödetmesi affedilir bir durum değildir. Geçenlerde TV’de izlediğim bir programdan alıntıyla söylemek istediklerimizi daha iyi anlayacağınızı umuyorum.
Urfalı türkücü Mahmut Tuncer 3 adama konuk oldu. Ayrıca programa Rubik küp dünya rekoru olan bir genç de davetliydi. Hani küpün üzerinde karışık halde olan renkleri bir araya getirme işi. Genç adam renkleri büyük bir marifetle ve hızlı bir şekilde 12 saniyede bir araya getirdikten sonra, Mahmut Tuncer o çok bilindik saf haliyle “peki bunun kime ne faydası var” dedi. Stüdyoda ve ekranlarda binlerce insan kahkahaya büründü.
Şimdi bende en saf ve en samimi duygularımla soruyorum!
Peki, bunun kime ne faydası oldu?