Atatürk üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof.Dr. Cengiz Alyılmaz, Türk dünyasından 27 yılda kendi olanaklarıyla edindiği 5 bin obje ile öğrencilerine ders anlatıyor.
ERKHBAER / KÜLTÜR / SANAT - Atatürk üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof.Dr. Cengiz Alyılmaz, Türk dünyasından 27 yılda kendi olanaklarıyla edindiği 5 bin obje ile öğrencilerine ders anlatıyor. Gittiği her ülkede Türkler'in dili, tarihi, kültürü, medeniyeti, arkeolojisi, antropolijisi ve etnolojisini araştırdığına dikkat çeken Prof.Dr. Alyılmaz, "Öğretmen yetiştiren bir fakültede görev yapıyorum. 'Türk boy ve topluluklarının kültürel birikimini öğrencilerime yansıtmalıyım' diye düşündüm. Onların giyim, kuşamlarından, çalgı aletlerinden, kullandıkları kap, kaçak, süs ve kullanım eşyalarından bazı örnekleri Türkiye'ye götürerek o coğrafya ile bizim coğrafya arasında bağ kurmalıydım. Öğrencilerimin bir Kazak'ın ya da Kırgız'ın nasıl giyindiğini, kitaplarını, şairlerini, yazarlarını, sanatçılarını tanıtmak istedim. Bu bağlamda ciddi harcamalar yaparak 5 bin eser sahibi oldum" dedi.
Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü ve Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Cengiz Alyılmaz, 1989 yılından bu yana Türk Dünyası'na gidip geldiğini bildirdi. Türkler'in köklü bir medeniyete sahip olduklarını hatırlatan Prof.Dr. Alyılmaz, her gittiği ülkeden süs ve kullanım eşyaları, giysi, kalpak, şapka, biblo, görseller, halılar, kilimler, tablolar, kültürel objeler, müzik aletleri, silahlar, bıçaklar, kılıçlar satın aldığına işaret ederek şunları söyledi:
"Türkoloji, Türk dilini, tarihini, kültürünü, medeniyetini, nümismatiğini, arkeolojisini, antropolojisini, etnolojosini inceleyen, araştıran bir bilim dalı. Öyleyse ben sadece Türkçeyi ve Türk kültürünü öğreten, araştıran, inceleyen bir bilim adamı olmamalıyım, diye düşündüm Türk milletine ait ne varsa maddi, manevi bunları araştırmak için yola çıktım. Kendilerine ait yaşayış ve inanışlarına ait mükemmel eserler ortaya çıkardıklarını gördüm. Bunlardan karakteristik olanlarını satın aldım ve bir eğitim öğretim materyali olarak değerlendirdim. Bunların içinde hiçbir tarihi eserin olmadığını özellikle belirtmek isterim. Çünkü tarihi eserler alınıp satılamaz; onların yerleri müzelerdir.Amacım yerleşik Türk kültür ve medeniyetinin zenginliğine dikkat çekmektir. Nazım Hikmet diyor ki: 'Bütün Türkleri yok etseniz, bütün Türk eserlerini ortadan kaldırsanız. Sadece Azarbaycan Şeki'deki Han Sarayı kalsa Türklerin göçebe değil yerleşik, barbar değil medeni bir millet olduğunu ortaya koymaya yeter de artar bile. Öyleye öğrencilerimiz bunları, bizlere ait şaheserleri görmeli; bilmeli… En azından bunlarla ilgili filmler, belgeseller izlemeli. Biz o coğrafyadaki maddi medeniyet numunelerini mimarlık eserlerini buraya getirmeyebiliriz. Ama onları anlatabilmeliyiz. Ben öğretmen yetiştiren bir fakültede görev yapıyorum. O zaman ben kültürel birikimi bir şekilde öğrencilerime yansıtmalıyım diye düşündüm. Onların giyimleri, çalgı aletleri, kullandıkları kap kaçak, süs ve kullanım eşyaları ile bizim Türkiye'dekiler birbirinin aynısı. Öyleyse o coğrafya ile bu coğrafya arasında bağ kurmalıydım. Yaşayış ve inanışın, ortak zevkin eseri olan bu objelerin en azından bir kısmını kendi imkanlarımla edinerek Erzurum'a getirdim. Öğrencilerim görsünler. Bu bağlamda 5 bin eser sahibi oldum. Bir de muhteşem İhtisas kütüphanesi."
Prof.Dr. Cengiz Alyılmaz, Orta Asya'dan getirdikleriyle Erzurum'da Atatürk Üniversitesi bünyesinde Türk Dünyası Etnografya Müzesi oluşturma hedefine ulaşmak istediğini de ekledi. Kaynak: sondakika