'Türkiye iflas edecek' diyen Deutsche Bank kurtarılmayı beklerken, kredi derecelendirme kuruluşları S&P ve Moody's ağır para cezaları aldı.
ERKHABER / EKONOMİ - 2008 yılında ‘Türkiye' iflas edecek’ yaygarasını koparan Deutsche Bank bugün çaresizce kurtarılmayı bekliyor. Aynı yıl patlayan küresel krizdeki rolü sebebiyle S&P 1.5 milyar dolar ceza öderken, Moody’s’in 2 milyar dolarlık cezasının da yakında açıklanması bekleniyor.
Akşam gazetesinde yer alan habere göre; Lehman Brothers 2008'de iflas ettiğinde söz konusu oran yüzde 3.1 seviyesindeydi. Yani Deutsche aslında iflas ederek tüm dünyayı krize sürükleyen Lehman’dan daha kötü durumda. Geçen yıl 6.8 milyar dolar ceza alan ve sattığı tahvillerin kupon ödemelerini yapamayacağı yönünde endişeler bulunan Deutsche’nin sermaye konusundaki yetersizliği aslında kaderin ilginç bir oyunu oldu. Küresel kriz sürecinde Deutsche Bank yayımladığı bir raporla, IMF’den büyük kredi isteyecek ülkelerin başına Türkiye’yi koymuş ve “Nakit sıkıntısı nedeniyle Türkiye, 90 milyar dolara ihtiyaç duyabilir” iddiasında bulunmuştu. Yabancı gazeteler bu raporu “Türkiye felakete koşuyor” şeklinde haberleştirmişti.
Bankanın hisseleri o günden bugüne kadar yüzde 90 değer kaybetti. 2007’deki zirvesine göre ise yüzde 93 ekside bulunuyor. Bu süreçte bankanın piyasa değeri yaklaşık 142 milyar dolarlık düşüşle 16 milyar dolara geriledi. Deutsche’nin değeri sadece 2016’da yüzde 51 düştü. Bu düşüşte geçen yıl faiz manipülasyonu sebebiyle aldığı 2.5 milyar dolarlık ceza da etkili oldu. Deutsche bu çöküşü yaşarken ‘batacak’ dediği Türkiye’de Merkez Bankası’nın rezervleri 70 milyardan 119 milyar dolara çıktı. Türk ekonomisi de 27 çeyrek üst üste büyüme başarısı gösterdi.
Deutsche Bank’ın içine düştüğü durum tüm dünyada gündemi meşgul ederken Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut ilgi çekici bir öneride bulundu. Bulut Twitter hesabından "Her zaman Almanlar bankaları ele geçirecek değil ! Şimdi onlar için satma zamanı. Üzerinde ciddi bir çalışma yapıp Türk sermayesinin, Türk Varlık Fonu'nun veya Türk Kamu Bankaları Konsorsiyum'unun uygun bir fiyata Deutsche Bank'ı satın alması düşünülebilir” açıklamasında bulundu.
Aylardır TV programlarında Türk özel ve kamu sermayesine çağrıda bulunduğunu belirten Bulut "AB ülkelerinde zora düşecek çok iyi şirketler çıkacak, kontrol hisselerini almak için hazır olmalıyız" mesajlarını paylaştı. Daha sonra takipçilerine “Almanya'nın en büyük bankası Türk bankası olsa sizin de hoşunuza gitmez mi” diye sordu.
2016’da şu ana kadar dünyanın en hızlı büyüyen beş ekonomisinden biri olan Türkiye’yi ‘yatırım yapılabilir’ seviyede görmeyen ama her ne hikmetse Deutsche Bank’a hala 'yatırım' notu veren reyting kuruluşları da zor günlerden geçiyor. ABD’de mortgage krizinin patlak verdiği dönemde bu kuruluşlar, mortgage ürünlerine bol keseden not dağıtmaya devam etmişti. Buysa 2008 krizinin beklenenden çok daha derin yaşanmasına yol açmıştı. Bu sebeple ABD Adalet Bakanlığı S&P’ye şubat ayında 1.5 milyar dolar ceza kesti.
Rakam, bir kredi derecelendirme kuruluşuna kesilmiş en yüksek ceza oldu. Ancak ceza rekoru Moody’s tarafından kırılabilir. Kuruluşa S&P örneğinden yola çıkarak 1.5 ila 2 milyar dolar arasında bir ceza kesileceği tahmin ediliyor. Ancak kredi derecelendirme kuruluşlarının ceza çilesi Adalet Bakanlığı soruşturmalarıyla son bulmuyor. Kriz döneminde yanılttıkları büyük, küçük birçok müşteri bu kuruluşlara dava açıyor. Moody’s 2008 ve öncesindeki hatalarını kabul ederek genelde müşterileriyle anlaşma yoluna gidiyor. Sadece bu yıl çeşitli müşterilerine 300 milyon doları aşkın tazminat ödedi.
Sermaye Piyasası Yatırımcıları Derneği (SPYD) Başkanı Arif Ünver, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in 21 Eylül Çarşamba günü yaptığı "Türkiye şokları atlattı" açıklamasından 2 gün sonra gelen not indiriminin piyasaları manipüle etme anlamını taşıdığını belirterek, "Moody's'in bir açıklama yapıp, 2 gün sonrasında tersi bir aksiyon alması çok ciddi bir suç" dedi. Moody's'in yaptığının Sermaye Piyasası Kanunu'nun 107. maddesine aykırı olduğunu belirten Ünver "Özellikle kurumsal yatırımcıların Sermaye Piyasası Kuruluna (SPK) şikayette bulunması gerekir. Raporlardaki tutarsızlık ve alınan aksiyondaki farklılıklar dünyanın hiçbir yerinde cezasız bırakılmaz" dedi.
Sermaye Piyasası Kanunu'nun 107'inci maddesinde, "Sermaye piyasası araçlarının fiyatlarını, değerlerini veya yatırımcıların kararlarını etkilemek amacıyla yalan, yanlış veya yanıltıcı bilgi veren, söylenti çıkaran, haber veren, yorum yapan veya rapor hazırlayan ya da bunları yayan ve bu suretle menfaat sağlayanlar 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılırlar" ifadesine yer veriliyor.
Ernst & Young Türkiye Başkanı Metin Canoğulları, "Para nereye gidecek? Bu kadar fırsat sunan kaç ülke var? Türkiye'den ilgi hiçbir zaman çekilmez" dedi. Türkiye Varlık Fonu projesini ise doğru zamanda yapılan başarılı bir hamle olarak niteleyen Canoğulları, "İfade edilen 200 milyar dolarlık hedefin fazlasına ulaşılacağını düşünüyorum" diye konuştu.