Hem sezonun en rahat maçını oynayacaksın, hem de maçı kazanamayacaksın!
Herhalde maçtan önce böyle bir değerlendirmede bulunsa, "sen ne içtin?" der, o adamı ciddiye bile almazdık...
Bir yanda en rahat maç, bir yanda da kazanamamak...
Bu nasıl bir çelişki?
İşte bu soruyu soran herkesi İstanbulspor-Erzurumspor maçını izlemeye davet ediyorum...
90 dakikanın neredeyse tamamında topa hakim olan, oyunu istediği tempoda götüren, rakibine pozisyon vermeyi bırak, neredeyse cezasahasına dahi sokmayan Erzurumspor, inanılır gibi değil ama rakibini mağlup etmeyi başaramadı...
İkinci yarının ilk maçına Sissoko'lu kadrosuyla çıkan Erzurumspor açısından ilk yarı oldukça enteresandı.
Zira, sol açıkta oynaması gereken Sissoko, sürekli gerçek mevkisi olan forvet arkasına geçti, sol kanatta Mücahit adeta yalnızları oynadı. Bu duruma müdahale etmesi gereken Erkan Sözeri ise devre arasını bekledi.
Enteresandı, çünkü rakibin sol beki Ali Dere o bölgenin oyuncusu değildi ve inanılmaz aksıyordu. Oradan geliştirdiğimiz her atak gol pozisyonu oluyor, oyuncularımız adeta kaleciyle karşı karşıya kalıyordu.
Ancak böylesi bir açığı biz değerlendirmedik, çünkü oyunu hücumsal yeteneği neredeyse "sıfır" olan Mücahit'in kanadına yıktık...
Yani Sissoko'nun hiç uğramadığı bölgeye...
Bir bakıma, rakibin zayıf karnına vurmak yerine, zayıf karnımızdan, rakibin güçlü yerine vurmaya çalıştık!
Rakibin sol kanadını sadece 4-5 pozisyonda kullandık ve hepsinde de pozisyon bulduk!
"Erkan Hoca kesin görmüştür" diye düşünüp, maçın ikinci yarısında oyunu rakibin sol kanadına yığacağımızı hayal ederken, bir şok daha yaşadık!!!
İkinci yarı bırakın oyunu yığmayı, o kanada sadece 2 kez uğradık, birinde Pote, diğerinde de Emrah karşı karşıya pozisyondan yararlanamadı...
Peki, hocanın ısrarla oynadığı bizim sol kanattan kaç pozisyon bulduk dersiniz?
SIFIR!
Hocam Allah aşkına, bunun nasıl bir izahı olur?
Hocanın hamlelerine gelmeden, oyunsal eleştirelere devam etmek istiyorum...
Rakip inanılmaz kötü, senin üstüne bile gelemiyor, 2-3'ü bulup, rahatlamak varken, 1-0 koruma, oyunun temposunu düşürme, yan top, kaleciye bol bol geri pasları nasıl izah edeceksiniz hocam?
Şampiyonluğa oynayan bir takımı, şampiyon olma hedefindeki bir teknik adam böyle temposuz mu oynatır hocam?
İstanbulspor dalga dalga üzerimize gelse, sürekli tempoyu artırmaya çalışsa inan hocam anlayacağım ama yok, rakibin üstümüze gelecek mecali yok!
Kusura bakma ama hocam rakip senden, sen de rakipten korkmuşsun!
Geliyorum değişikliklere...
Obertan oyundan çıkıyor Hasan Ayaroğlu giriyor...
Hasan, Beşiktaş maçında sol kanatta müthiş işler yapmış, inanılmaz etkili oynamış, 1 gol 1 asit üretmiş...
Peki sen ne yaptın hocam, Hasan'ı tuttun sağ açığa aldın!
Allah aşkına hocam bıkmadın mı bu şapkadan tavşan çıkarma merakından?
Bırak da oyuncular en iyi oynadıkları mevkilerde oynasınlar, yani sıkılmasan Sehiç'i forvet arkası oynatacaksın herhalde!
Sonrasında Pote-Oltan değişikliği gayet normal hatta geç bile kalınmış, yürüyecek hali kalmamış Pote'nin ilk çıkan oyuncu olması gerekirdi...
Son değişiklik ise tam manasıyla manasız!
Top tutan Sissoko yoruldu, orta sahaya dinamizm olsun diye Osman'ı aldığını söyleyebilirsin!
Kabul Sissoko yoruldu diyelim, Allah aşkına hocam üstüne gelmeyen değil gelemeyen bir takıma karşı niye yetenekleri kısıtlı, sadece mücadele yönü güçlü olan Osman'ı alıyorsun!
O dakikada sana Osman mı yoksa topla ilişkileri iyi, top saklayabilen, direk kaleye gidebilen, skoru değiştirebilecek kapasitedeki Hamroun mu lazım?
Haydi diyelim Hamroun sakat, yorgun falan, filan!
Peki, yanında oturan Batuhan'ı nasıl düşünmezsin...
Batuhan ki, top tutar, dağıtır, hücüma kaldırır ve bir de uzun boyuyla duran toplarda etkili olurdu!
Kusura bakma hocam, güle-oynaya 4-5 farkla kazanacağımız bir maçı, senin hataların ve yanlışları yüzünden berabere bitirdik, az daha son saniyede kayıp bile ediyorduk!
Maçtan sonra da diyorsun ki, 3 puan elimize kadar gelmişti!
Heyhat doğru, 3 puan elimizdeydi ama senin elinle 2'ini iade ettik...
Hocam neden olduğun kayıp hanen giderek kabarıklaşıyor...
Adana Demirspor, Altay ve şimdi de İstanbulspor!
Toplam 7 puan direk senin hataların yüzünden elimizden uçup gitti...
Artık kendini toparlamam ve hatalarında yüzleşme vakti geldi hocam...
Şapkadan tavşan çıkarmayı bir kenara bırak da, sadece işine odaklansan şampiyonluk gelecek...
Benden uyarması...
Bir söz de kaleci Sehiç'e...
Erzurumspor camiasında sonsuz kredin var, bunu en iyi sen biliyorsun!
Ama kardeşim böyle golleri yemeye hakkın yok!
Senin kalitendeki bir kaleci çıkacak, o topu "bende" diye haykırarak alacak...
Öyle bir haykıracaksın ki, gelişinden rakip de takım arkadaşların da korkacak...
Bana oyunu kurman değil, kalene gelen topları çıkarman lazım Sehiç!
Bilmem anlatabiliyor muyum?
Ve son bir söz de camiaya...
Evet bu yol uzun ve zorlu...
Böyle kabul edemeyeceğimiz puan kayıpları da bu yol hikayesinde maalesef ki var...
Evet hepimiz kızdık, öfkelendik, kabullenemedik...
Açık söyleyeyim ki, son yıllarda en çok üzüldüğüm, perişan olduğum puan kaybı bu oldu!
Ama bu yolun sonunun şampiyonluk olacağından zerre kuşkuya düşmedim...
Biz şampiyon olacağız...
Ama öyle ama böyle...
Sonuna kadar takımızın yanında olmaya devam edeceğiz...
İyi günde de kötü günde de Erzurumspor'un yanında olacağız...